Erkeğin Hayatında İki Değerli Kadın
Erkeğin hayatında iki değerli kadın vardır: Annesi ve karısı. Erkeğin bu iki kadını idare etmeyi bilmesi gerekir.
İlki annesidir: Onu doğuran, büyüten ve çok seven kadın. Fakat bazen bu sevgi oğlunun mutluluğuna engel olacak seviyeye gelebiliyor. Bilhassa kocası ile sorunu olan, muhabbetli bir evlilik hayatı yaşayamamış anneler, bütün sevgilerini ve ümitlerini oğullarına yöneltiyorlar. Bu yüzden erkek annesi, oğlunun bir “el kızı”nı çok sevmesini ve ona değer vermesini istemiyor: “Sevsin; fakat beni sevdiği kadar değil. Onun sözüne karşı benim sözüm geldiğinde benim sözüm tutulsun. Hatta oğlumun evinde kararlan ben alayım.”
Kadınların “En çok sevilen ben olayım…” arzularını kontrol etmeleri gerek. Eş olduklarında da anne olduklarında da ölçüsü kaçabiliyor: Annelerin: “Oğlum elbette beni çok sevecek, benim sözümü tutacak, o el kızı da kim oluyormuş? Ben oğlumu ne fedakârlıklarla büyüttüm, yemedim yedirdim, içmedim içirdim.” düşüncesi en çok oğullarını mutsuz ediyor.
Dikkat edin, erkek evlendikten sonra, annesi, oğluna ve gelinine sık sık oğlunu nasıl zorluklarla büyüttüğünü anlatır: “Hamileliği zor geçmiştir, zor doğurmuştur, bebekken çok ağlamıştır, çocukken çok yaramazdır, cebinde kalan son parasını oğluna defter parası yapmıştır.” Bunlar sık sık hatırlatılır. Oğlana şu mesaj verilir: “Bak bu kadar ligimiz var, sakın karını görüp vefasızlık etme.” Geline de şu mesaj verilir: “O bizim oğlumuz, çok hakkımız var üstünde, sana bırakmayız.” Belki bu yüzdendir, erkekler afli nelerinden çok etkilenirler. Annesini hiç dinlemiyor gibi görünen erkekler üzerinde bile anneleri oldukça etkiliydi.Anne, oğlunun evi ve ailesi ile ilgili alacağı bütün kararlardan haberdar olmak ister, haberi olmadıysa siteni eder, surat asar. Oğlunu ve gelinini yönetmeye çalışır. Oonun onaylamadığı bir kararı oğlunun istemiş olacağına inanmaz, el kızının oğlunu kandırıp öyle yaptırdığına inanır, Bazı erkek anneleri, oğlu karısını çok sevmesin diye ufak ufak (bazıları büyük de konuşur) gelinin arkasın dan konuşurlar. Meselâ “Karın iyi hoş da pek temiz değil.” O güne kadar evin temizliğine pek dikkat etmemiş olan erkek (algıda seçicilik) her şeye dikkat etmeye başlar. Dikkat edince kusur bulmak zor değildir, bulur ve anne sinin haklı olduğuna inanır. “Karın çok geziyor.” “Karın çok para harcıyor.” gibi pek çok konuda erkeği etkileyebilir.
Bunların yanında alınacak satılacak ne varsa, anne oğlunun evinde kendi sözü geçsin ister. Eğer erkeğin ablaları veya kız kardeşleri varsa onlar da anne gibi etkili olabiliyorlar. İstisnalar hariç, işleri ortak değilse, erkeğin babası, oğlunun evinin düzenine en az karışan kişi oluyor.
Annesinin sözüne bakarak karısını üzmüş; ona haksızlık etmiş çok erkek vardır. Veya karısının sözüne bakarak annesine haksızlık eden… Oysa kavramlığın en mühim şartı adaletli olmaktır. Bu yüzden erkeğin iyi bir gözlemci olması, haksızlık etmeden üç kadını iyi idare etmesi . Bunun için de erkeğin kadınlarla ilgili bazı bilgilere ihtiyacı var.
İkincisi, karısı: Hayatını paylaştığı kadın, eşi, sevgilisi, yol arkadaşı. Erkek, karısı ile münasebetlerini çok iyi düzenlemeli, ne karısını ezmeli ne de karısına kendini dedirmeli. Medya baskısı ile kibar olayım derken ezik olmamalı, romantik olayım derken kılıbık olmamalı, karımla sorunsuz bir hayat yaşayayım diye yöneticilik görevini karısına bırakmamalı. Yoksa esas sorunlar o zaman başlar. Erkek şefkat ve adalede ailesini idare etmeye çalışmalıdır.