Bazen hayatımızın en keyifli vaktini geçirir, bazen saç saça baş başa kavga eder, bazen beraber hülyalara dalarız. Annemizden daha yakın arkadaşımız kim olabilir ki?
1. Ne olursa olsun, her zaman sizin tarafınızdadır.
Küçükken haylaz olmanızdan yakınan hocalarınıza, çok zeki olduğunuz için böyle davrandığınız gibi ürettiği saçma sebeplerden tutun; büyüdüğünüzde, aranızın bozulduğu patronunuza kötü bir gün geçirdiğinizi anlatmayı teklif etmelesine kadar uzar bu işin boyutu. Haklı ya da haksız, yenik düştüğünüzü görmek istemez, buna ihtimal vermez ve ona göre davranır. Arkadaşlığın da en birinci kuralı bu değil mi zaten?
2. Hayatınızda olup bitenleri ve gelecek planlarınızı sizden daha çok önemser.
“Akşam ne yersin?”, “Haftasonu ne yapacaksın?”, “Sen ne giyeceksin peki?” ve buna benzer binlercesi. Siz daha bir iki saat sonrası için plan yapamazken, o kafasında sizin için kesinlikle bir şeyler düşünür, genelde de büyük düşünür.
3. Tüm çizgi filmlere, video oyunlarına ve oyun parklarına, sırf sizi mutlu görebilmek adına katlanır.
Çılgın kalabalığıyla migren kaynağı lunaparklardan tutun, haftasonu saatlerce izlediğiniz 987546. tekrar çizgi filmlere kadar, ilgi alanı olmayan çocuk işi ne varsa hepsine sırf siz mutlu olun ve birlikte vakit geçirip, ortak bir paydada buluşabildiğinizi görün diye katlanır. Çok da şikayetçi olduğunu söyleyemeyiz, sizin mutluluğunuzu paylaşmak ona yeter de artar zaten. Bir çoğumuz arkadaşlık ilişkilerimizde de bu tarz fedakarlıklar yapıyoruz ama bu kadar muazzamını yapan bir arkadaş henüz dünyaya gelmedi.
4. Yeryüzünde, yeterince kalın giyinip giyinmediğinize emin olmak isteyen tek kişi o’dur.
Ya da yanınıza şemsiye alıp almadığınızı kontrol eden, mendile ihtiyacınız olursa diye çantanızın bir köşesine bir paket sıkıştıran, kötü bir rüya gördüğünüzde anlamını en az sizin kadar merak eden, karnınızın gerçekten doyup doymadığından emin olamayan kişi de… Hayatınızdaki küçük ayrıntılara bu denli takılan yegane insan o’dur. Şöyle bir düşünecek olursanız, o olmasa muhtemelen hala küçüklükten kalma çoraplarıyla idare eden, kahvaltı denen şeyi mısır gevreği zanneden biri olacaktınız.
5. Çok başarılı olamasa da, sizin jenerasyonunuza ayak uydurmaya çalışır.
Annenizi, sizden daha yaşlı olduğu ve yeni jenerasyonu çok iyi anlayamadığı için suçlayamazsınız. Vaktinizin çoğunu sosyal medyada geçirmenizden şikayet ettiği halde, kendine de bu mecralardan hesap alıyor, paylaşım yapıyor, beğeniyor ve yorum yağmuruna tutuyorsa, çabasını ve merakını görmezden gelemezsiniz. Aslında onun bu “geri kafalı” hareketleri ayaklarınızı yere basmanıza fazlasıyla yardımcı oluyor. Aylardır görüştüğünüz çocukla neden hala sevgili olmadığınızı sorduğunda; içinde bulunduğumuz milenyum çağı trendi olan “takılmaca”yı ona nasıl açıklayacaksınız? Her ne kadar anlatmaya çabalasanız da “E sevgili değilseniz napıyosunuz buluşup?” cümlesiyle soluğunuzu kestiği zaman, gerçeklerle az da olsa yüzleşiyorsunuz. Zaman zaman sizin jenerasyona ayak uyduramadığını düşünseniz de, emin olun anneniz anladığı kadarıyla bile size yardımcı olmaya hazır.
6. Birlikte sarhoş olup, dertleşebileceğiniz en eğlenceli insan o’dur.
Çok alışkın olmadığımız bir tablo olsa da, emin olun annenizin o tatlı şarhoş halini görmenizle, onun sizi mezun olurken görmesi hemen hemen aynı duyguları uyandırıyor karşı tarafta; onunla daha çok gurur duyacağınız bir zaman daha olmayacak. Onun tüm sorumluluklarını unutarak kendini rahat bırakmış halleri ve daha önce duymadığınız ufak tefek sırları, tıpkı yakın bir arkadaşınızla takılıyormuşsunuz hissi verir size.
7. Kendisine hiç bir faydası olmasa da, her konuda başarılı olduğunuzu görmek ister.
Candy crush’ta onun puanını geçmeniz dışında tabi. Küçüklüğünüzden beri her ödevinizde size yardım etmeye çalışmasının nedenini buna bağlayabiliriz; okuyup büyük adamlar, CEO’lar, doktorlar, mühendisler olacaksınız ki, o da mahallede gururla dolaşabilecek. Kendisine ait olmayan bir başarının gururuyla…
8. Size her zaman kendinizi özel hissettirmeye çalışır.
Gün boyunca başınıza gelenleri tek kelime etmeden dinler, canınızı sıkan bir şey varsa en sevdiğiniz kekinden, kurabiyesinden yapar ve modunuzu yükseltmeye çalışır. Eve sadece ayda yılda bir uğruyorsanız, o gün mutlaka sizin en sevdiğiniz yemeklerden oluşan bir menü hazırlayarak size kendinizi özel hissettirir. Başarılı ya da başarısız, giriştiğiniz her işte iyi olduğunuzu, farklı olduğunuzu size ispatlamaya çalışır.
9. Dış görünüşünüzü sizden daha fazla önemser.
En yakın arkadaşınızdan bile daha dürüst davranacak birini arıyorsanız annenize gidin; uçları yeşile boyanmış saçlarınızın, kaşınızdaki piercing’in ve omzunuzdaki anlamsız dövmenin berbat göründüğü size itiraf edecek ilk kişi o olacaktır. Zamanında ergenliğin verdiği hırçınlıkla “sen ne anlarsın” diye düşünseniz de, zamanla aslında anlamayanın siz olduğunu görüyorsunuz. Unutmayın; konunun ne olduğu önemli değil, o her şeyin en doğrusunu bilir.
10. Kendi doğum gününü kutlamadığı kadar sizinkini kutlar.
Doğum gününüz size özel olabilir ama unutmayın ki bu gün sizin için ne kadar özelse, onun için de bir o kadar anlamlı. Dünyaya geldiğiniz, sizi ilk kucağına aldığı gün, kesinlikle diğer özel günlerle kapışamayacak kadar ayrı bir yerdedir anneniz için. Bunu kutlamayacak da neyi kutlayacak?
11. Size ne alınması gerektiğini ondan daha iyi bilen kimse yoktur.
Arkadaşlarınızı bir kenara bırakın, alışveriş konusunda annenizden daha iyisi kesinlikle yok. Küçüklüğünüzden beri karıştırdığınız giysi dolabına en başından beri imreniyorsunuz, şimdilerde düşünceleriniz pek uyuşmasa da tarz konusunda hayatınızdaki ilk idol annenizdir. Hem itiraf edin; hala alışverişe çıktığınızda yanınızda annenizi arıyorsunuz, karar vermeden önce keşke bir sorsam diyorsunuz değil mi? Biliyoruz…
12. Yaptığınız tüm şaçmalıklarda, anneniz hep yanınızda bir yerlerdedir.
Tıpkı tüm whatsapp konuşmalarınızı okuttuğunuz, “bak bu aramızda ama” demelere doyamadığınız arkadaşlarınız gibi.
13. İstediğiniz kadar saklayın; o her şeyi bilir, o her şeyi görür.
Küçükken altınıza kaçırmanızdan tutun, komuşunun çocuğuna aşık olmanıza kadar utanç verici her anıyı sizden daha iyi hatırlayan bir kadından bahsediyoruz, daha neyi nasıl saklayacaksınız ki? Bizler büyümüş olabiliriz fakat mimiklerimizde yıllar içinde değişen pek bir şey yok açıkcası; ne zaman canınız sıkılsa, ne zaman mutluluktan yerinizde duramasanız anneniz bunu anlar ve öğrenene kadar da peşini bırakmaz. Çok da zorlamayın bence, anlatın gitsin.
14. Her koşulda yemeğini sizinle paylaşır.
Aç, tok fark etmez; anneniz yemeğini her koşulda sizinle paylaşmak ister, çünkü sizin her zaman, her şeyin en iyisini hak ettiğinizi düşünür. Evet, “Ne alakası var şimdi bununla?” dedirtiyor fakat; “Ben ondan daha çok yemeyeyim.”, “Ben zaten doydum.”, “Hem benimki güzeldi, belki onun yemeği o kadar güzel değildir” gibi azıcık saykodelik düşünceler yatıyor bu davranışın altında.
15. En önemsiz görünen problemlerinizi bile ilgiyle dinler, tavsiye verirken her zaman dürüst davranır.
Annelerimizin sonsuz bir sabır gücüyle donatıldığını söylememize gerek yok sanırım. Ergenlikten bu yana, anlamsız duygusal travmalarımıza katlanabilen dünya üzerindeki tek canlılar onlar belki de. Bu tarz çöküşlerin tek ilacının karşılıksız sevgi terapileri olduğunu düşürsek, ilk fırsatta annemize koşmamıza şaşırmamak lazım.
16. Evin dışında, ev kıyafetlerinizle gezmenizi asla yadırgamaz.
Aynı kıyafetle yatağa girmediğiniz sürece tabii ki 🙂
17. Sizden gelecek kötü haberleri de dinlemek ister.
“Bir şeyim yok.” cümlesinin arkasında dedektif gibi dolaşan anneniz, işin ucunu tabiiki bırakmayacaktır daha önceden de söylediğimiz gibi. Tüm kabalığınızla, bütün sinirinizi ondan çıkarmaya çalışsanız bile, yine de sizi dinleyecek ve olan biteni ilk sizden duymak isteyecektir.
18. Sizin hikayelerinizle kapışacak türden, tonlarca hikayesi vardır onun da.
Tamam, siz tam bir deli olduğunuzu iddia ediyor olabilirsiniz; fakat annenizi biraz inceleyecek olursanız, deliliğinizin ondan size geçtiğini anlayacaksınız. Bugün bir konsere gitmek için evden kaçıyorsanız bilin ki, anneniz de kendi zamanında aynısını belki sinemaya gitmek için yapmıştır. Sahip olduğunuz ne kadar huyunuz varsa, bir çoğunu annenize borçlusunuz unutmayın.
19. Kaç yaşınıza gelirseniz gelin, ufak tefek başarılarınızı anlatmanızdan hala zevk alırlar.
Küçükken “Bugün hoca bana aferin dedi” olan bu ufak başarılar, büyüyünce “Bugün ilk defa yemek yaptım”a dönüşür, ama hiç problem değil; anneniz tüm arkadaşlarınızın aksine, ömrünün sonuna kadar saçma sapan her başarınızı saatlerce anlatsanız yine de mutlulukla dinleyecektir.
20. Son olarak unutmayın; karakterinizi oluşturan genlerin yarısı annenizden geliyor.
Annenize sorarsanız bu sizin mükemmelliğinizin nereden geldiğini gayet iyi açıklıyor, hatta ve hatta onun kadar olağanüstü olmanızın gerekmesi omuzlarınıza yük bindiriyor. Size soracak olursak; ileride onun gibi birine dönüşeceğinizi bilmek… Ne bileyim korkutuyor sanki biraz değil mi?