Bugün Babalar Günü kutlanıyormuş öyle mi ?
Bana hiç de öyle gelmiyor.
Biliyorum canım biliyorum, adet olduğu üzere çarşıya çıkılacak, ucuz veya pahalı öylesine bir hediye alınacak, akşam eve gelinecek ve “Babalar Günün kutlu olsun babacığım” denilip baba kucaklanacak ve elbette öpülecek.. Belki birkaç poz fotoğraf (elbette selfie olmalı) çekilip sosyal medyada paylaşılacak.. Resmin altına, muhtemelen gene sosyal medyada dolaşan binlerce “Babalar Günü mesajları”ndan, en uygun görüleni yazılacak ve konu kapanacak. Eğer evde eğlence filan da yapılacaksa, rahat hareket edebilmek adına “baba”nın dışarıya veya olmazsa diğer odaya gitmesi beklenecek.
Eğer “Babalar Günü kutlaması”ndan bu anlaşılıyorsa, baştaki iddiamdan vazgeçip “evet, Babalar Günü kutlanıyor” diyeceğim. Kutlama için bu kadar telaşa gerek yok aslında.. Neden mi ? Anlatayım :
Babaları hep çınar ağacına benzetirler ya.. Hani meyvesi yoktur ama gölgesi yeter filan… Hah işte, kışın yaprakları dökük iken ve gölgeye ihtiyacınız olmadığı zamanlarda da şöyle bir kucaklayıverin babanızı… Emin olun en kıymetli hediyeden daha değerlidir bu… Can olur ona, hayat olur… Yaprakları dökük iken, yine sizin için yeşermek ister çünkü.
Başınız sıkıştığında tutunacak dalınızdır ya sizin… Hemen ona koşarsınız.. Ne yazık ki onun başı sıkıştığında tutunacak dal yine kendisidir. Her zorluğu aşmak zorundadır ailesi için.. Mazeret üretemez, çünkü ondan istenen sonuçtur, laf değil…
Şehit cenazelerine bakın… İçim parçalanıyor seyrederken.. Anne tabuta sarılıp ağlıyor, baba bir kenarda gözyaşlarını gizlemeye çalışıyor.. Vakur olmak zorunda, dik durmak zorunda… Anne oğluna yanıyor, baba hem oğluna hem anneye… Yürek mi dayanır ? Ama dayanıyor işte… Çünkü baba sahip çıkacaktır geride kalanlara ve bu sebeple ayakta kalmalıdır.
Söylediklerim gerçek “baba”lar için geçerli.. Öyleleri var ki “baba” denmeyi bile hak etmiyor. Geçenlerde seyrettiğim bir filmde şöyle bir sahne vardı. Suça batmış bir delikanlı, kendisine niye devamlı suç işlediğini soran polise, “bu ülkede araba kullanmak için, okula gitmek için hatta okuldan izin almak için bile belge isteniyor ama baba olmak için hiçbir belge gerekmiyor. Bir pisliğin 3-5 dakikalık zevkinin acısını, bir masum ömür boyu çekiyor.” diye cevap veriyordu. Ne kadar haklı değil mi ?
Birinizin aklına gelir de, “kardeşim nereden çıktı bu Babalar Günü ?” diye merak ederse söyleyeyim. Birkaç basit gerekçe var ama bende uyanan kanı, “Anneler Günü var, bari babalara da ayıp olmasın” diye icat edilmiş bir gün.. Çok yormayın kendinizi, başta da söylediğim gibi bu kadar telaşa gerek yok.. Babanızı, ona ihtiyacınız olmadığında da hatırlayın, o elden ayaktan düştüğünde ona el ayak olun yeter.
“Sizin hiç babanız öldü mü? “
“Benim bir kere öldü kör oldum”
Diyor üstat Cemal Süreyya.. Başka söze gerek var mı ? Allah kimseyi babasız bırakmasın.
BABALAR GÜNÜ’NÜZ KUTLU OLSUN EFENDİM..