Türkiye ile İsrail arasında normalleşme sinyalleri gelmeye başladı. Basından öğrendiğimiz kadarıyla anlaşmaya çok yaklaşılmış. Hatırlayacaksınız, Mavi Marmara isimli yolcu gemisi, Gazze’ye insani yardım ulaştırmak için yola çıkmış, ancak 31 Mayıs 2010 tarihinde uluslararası sularda, İsrail ordusu tarafından gerçekleştirilen bir saldırıya maruz kalmıştı. Ne yazık ki bu saldırıda 9 Türk vatandaşı hayatını kaybetmişti.
Saldırının ardından Türkiye diplomatik atağa geçmiş ve 3 şart öne sürmüştü. İsrail, saldırı sebebiyle özür dileyecek, ölenlere tazminat ödeyecek ve Gazze ablukası kaldırılacak. Bu şartlardan ilk ikisi yerine getirildi, ablukanın kaldırılması konusunda da uzlaşma yakın gibi.
Saldırının hiçbir hukuki dayanağı olmamasına rağmen, Türkiye’ye uluslararası toplumdan gerektiği gibi destek gelmemişti. Açık konuşmak gerekirse İsrail’in şu ana kadar yaptığı vahşetin yanında Mavi Marmara olayı hafif kalmaktadır. Hiç bir hukuk kuralını takmadan sadece öldüren, buna mukabil, hiç bir ciddi müeyyide ile de karşılaşmayan İsrail, ne yazık ki cinayetlerini hala sürdürmektedir.
Basınımızda çıkan haberlere baktığımda, sanki Türkiye haksızmış da İsrail bize lütufta bulunuyormuş gibi bir durum seziliyor. Burada haklı olan da, mağdur olan da Türkiye’dir. Bu sebeple şart koşacak olan da sadece Türkiye olacaktır, İsrail de bu şartları işine geliyorsa kabul eder, gelmiyorsa etmez. Kendi bilecekleri iştir. Ama haberlerde estirilen hava öyle değil ne yazık ki.. Adeta İsrail’in öne sürdüğü şartları konuşuyoruz. Efendim, sadece tek pürüz kalmışmış, o da Hamas’ın İstanbul’da açık olan temsilciliği imiş. Temsilcilik kapatılırsa pürüz ortadan kalkacakmış yani..
Adamlardaki pişkinliğe bak ! Yaptıkları vahşet orta yerde duruyor ama bunlar hala şart koşmaktan geri kalmıyorlar. Bizim basın da ballandıra ballandıra bunu haber yapıyor. Sanki Türkiye İsrail’e mecburmuş gibi. Türkiye bu tuzağa düşerse çok kötü bir açmazda kalacak. Eğer israil’in öne sürdüğü şartları kabul ederse, “Türkiye İsrail önünde diz çöktü” diyecekler, kabul etmezse de “Türkiye uzatılan barış elini reddetti” diyecekler.
Bu tuzağa düşmeyelim.. İsteklerimizin tamamını kabul ettirene kadar direnelim. İki ülke arasında normalleşme sağlansa bile, İsrail’in yapmakta olduğu vahşetlerden geri durmayacağı gayet açıktır. Bunların anladığı tek bir dil vardır, o da “Güç”tür. Gücünüz varsa sizi dinlerler, yoksa, şu ana kadar yaptıkları gibi vahşetlerine ve hukuksuzluklarına devam ederler. Nihai amacımızın, “İsrail’in uyguladığı zulümlerin durdurulması ve bu zulümleri yapanların cezalandırılması” olması gerekir. Bu amaca hizmet etmeyen her şey, İsrail için mükafat olacaktır.