Yaşı kırk civarında olanlar bile zar zor hatırlayacaktır Avrupa Birliği’ne tam üyelik için yaptığımız başvuruyu… 14 Nisan 1987 tarihinde, rahmetli Turgut Özal’ın Başbakanlığı döneminde, Devlet Bakanı Ali Bozer eliyle yapılmıştı… Peki aday ülke olarak kabul edilmemiz ne zaman oldu derseniz hemen söyleyeyim. 11 Aralık 1999.. Yani tam 12 yıl sonra.. İşte bu bile, AB ile olan ilişkilerimizin ne denli ağır aksak gideceğinin, başka bir deyişle, bizi kabullenmekte ne kadar isteksiz olduklarının göstergesidir.
Sadece bu da değil.. Dere geçilirken at değiştirilmez derler ya.. 3 Ekim 2005 tarihinde başlayan müzakere sürecinde, çok ağır dayatmalara da maruz kaldık.. Diğer aday ülkelere gösterilen müsamahalar bize gösterilmediği gibi, ilave yükümlülükler de getirdiler. Adeta bangır bangır “biz sizi almayacağız !! ” diye bağırdılar ama biz duymazdan geldik. Sabırla üzerimize düşenleri yerine getirmeye çalıştık. Öyle şımardılar, öyle sorumsuz ve kasıtlı açıklamalar yaptılar ki, “artık biz de sizi istemiyoruz” noktasına getirdiler bizi..
Son dönemlerde artık, bölücü terör örgütünü açıktan açığa destekler oldular. Üstelik, kendi yasalarına göre “terör örgütü” olarak kabul ettikleri halde… Bize karşı her olumsuz girişimlerini ya fikir özgürlüğü, ya yasalara saygı kılıfına sokup, uygulamaktan geri durmadılar. Türkiye’nin aleyhine olacak hiçbir fırsatı kaçırmadılar. Hep sabrettik hep sabrediyoruz.. Ama nereye kadar sürecek bu sabır ?
İstedikleri şartların tamamını yerine getirdik diyelim. Peki hemen AB üyesi olacak mıyız ? Maalesef hayır. Şartların tamamını eksiksiz yerine getireceğiz, sonra tüm üye ülkeler referandum yapacaklar. Sadece bir tek ülke bile “hayır” dese gene üye olamıyoruz. Ben daha bugünden, Türkiye’ye asla “evet” demeyecek en az üç üye ülke biliyorum.. Fazlası da mümkün..
Diğer aday ülkelerle müzakereleri sürdürürken, vize muafiyetini hemen uygulayan birlik, söz konusu Türkiye olunca 11 senedir bizi bekletiyor ve yapılan anlaşmalara rağmen hala ayak sürümeye devam ediyor. Diyelim ki AB’ye tam üye olduk, serbest dolaşım olacak mı ? Maalesef gene hayır. Diğer üye ülkeler daha müzakere sürecinde serbest dolaşım hakkı elde ederken, biz üye olsak bile yine pasaportla gireceğiz. Serbest dolaşım ve çalışma hakkımız olmayacak…
Eğer yazıyı buraya kadar okuduysanız muhtemelen, “biz bırakalım bu işi, kendi yolumuza gidelim” diyorsunuzdur. Tamamen haklısınız aslında. Çünkü bu birlik zorlama bir birliktir. Yıllarca birbirleriyle savaşmış, ancak tek başlarına ayakta kalamayacaklarını anlayınca Almanya’nın öncülüğünde birleşmek zorunda kalmışlardır. Şimdilerde ise Yunanistan iflas etmiş, diğerleri de can çekişir halde.. Yani dağılma sürecine girdiler.
Dürüst olalım. Bizi ister göründüler ama asla istemediler, biz de ister göründük ama özellikle son 10 yılda yakaladığımız ekonomik büyümenin de etkisiyle gerçekten istemez olduk. Şimdi, “alın birliğinizi başınıza çalın, biz birliğe girmek istemiyoruz” diyebilecek bir kahraman bekliyoruz. Bu kahraman çıktığında, suratlarının şeklinin ve renginin ne olacağını çok merak ediyorum doğrusu…