Evet, başka evimiz yok. Bu dünya bizim evimiz, yuvamız… Yakın bir gelecekte göç edebileceğimiz başka bir gezegen de şu an için çok ama çok uzak bir ihtimal. O halde evimize sahip çıkmamız gerekiyor. Peki bunu nasıl yapacağız ?
Önce dünyamızın dengesini koruyacağız. Toprağı, suyu, havayı, doğayı… Hepsini… Şimdi, “Kardeşim koruyalım korumasına da, bireysel olarak ne yapabiliriz.. bir sürü fabrika çevreyi katlediyor, bunu engellemeye gücümüz yeter mi ?” diyorsunuzdur. Haklısınız. Bu konuda devletimizin duyarlılık gösterip gereğini yapması gerekir. Ama bizim de yapabileceklerimiz yok mu ? Elbette var.
Halkın piknik yaptığı yerlere yolunuz düşerse çevreye şöyle bir dikkat edin. Aşırı derecede bir kirlilik olduğunu siz de göreceksiniz. Genellikle plastik atıklar… O kadar fütursuzca atılmışlar ki..
Dikkat ettim, kocaman bir poşet dolusu kullanılmış çocuk bezi, parkın ortasına savrulup atılmış, çocuklar bunların arasında oynuyor.
Hele bir başkası, küçük bir dereciğe koltuk takımı atmış yahu koltuk takımı… Nasıl bir kafadır, nasıl bir insanlıktır anlamak mümkün değil..
Adam suyu içiyor, boşalan pet şişeyi savurup yola atıyor, kabuklu yiyecekler yiyor, kabuklarını yere atıyor…
Yolda iki çocuk gördüm. Aldıkları dondurmanın ambalajını, sanki çok doğal bir şey yapıyormuş gibi çıkarıp yere attılar. Uyardım, dinlemediler bile.. Çünkü yanlış bir şey yaptıklarını düşünmüyorlar. Hadi onlar çocuk diyelim. Şuna ne demeli ? Orta yaşı aşmış birisi resmen yolun ortasına sümkürdü, elini üstüne sildi gitti.. Uyarayım dedim, suçlu ben oldum, bir dayak yemediğim kaldı.. Daha neler neler… Başka örnekler verip midenizi bulandırmak istemiyorum. Çünkü daha kötülerini siz de görmüşsünüzdür mutlaka…
Dedim ya bu dünya bizim evimiz. Her evin de kendi içinde belli yaşam kuralları vardır. Nasıl ki bu kurallara uymak durumundayız, aynı şekilde dünyamızın da yaşam kurallarına uymamız gerekir.
Nasıl ki çocuğumuzun odasına çöp atmıyorsak, çocuğumuzun oynadığı parka da çöp atmayalım. Nasıl ki oturma odamıza çöp atmıyorsak, piknik yaptığımız veya hava aldığımız yeşil alanlara da çöp atmayalım. En önemlisi de çocuklarımızı bu konuda eğitelim. Ne yazık ki okullarda verilen eğitim yeterli değil. “Ağaç yaşken eğilir” derler ya… Ben artık karta kaçmış “ağaç”lardan umudumu kestim. Bari çocuklarımıza yeterli eğitimi verelim. Dünyamızı kurtarırsa çocuklarımız kurtaracak… Bu dünya bize çocuklarımızın emaneti ama ne yazık ki emanete sahip çıkamıyoruz…