Gerçekten işi iyi biliyorlarmış…

Hani Sayın Erdoğan, Davos’taki Gazze oturumunda  İsrail Cumhurbaşkanı Şimon Peres’e : “Öldürmeye gelince siz öldürmeyi çok iyi bilirsiniz. Plajlardaki çocukları nasıl öldürdüğünüz, nasıl vurduğunuzu çok iyi biliyorum” demişti ya…

Öldürmeyi ne kadar iyi bildiklerini bize bir kez daha gösterdiler. Bir kez daha savaşın vahşi yüzünü gördük… Bir kez daha insanlığın ölüşünü, halkların ölümler karşısındaki sessizliğini gördük… Zehirli gaz nedeniyle çırpına çırpına can veren masum bebekleri, çocukları, sivil vatandaşları gördük…

Şimdi burada bu ölümlerin ne kadar içimizi yaktığını anlatmayacağım… Yüreğinde zerre kadar merhamet duygusu olan biri zaten bu acının büyüklüğünü hissediyordur. Bu kardeşlerime daha neyi anlatayım.

Ben, bu ölümlere tepkisiz kalmanın, sessiz kalmanın, ölümlerden daha acı olduğuna inanıyorum. Kendine “medeni” diyen dünyanın sessizliğini bir nebze anlıyorum da, koskoca İslam Dünyası’nın sessizliğini inanın bir türlü anlayamıyorum..

Allah gökyüzünden “melekler ordusu” göndermeyecek kardeşim..!

Daha neyi bekliyorsun..!

Hiç mi Kur’an okumaz bu İslam Dünyası… Ne diyor Nisa Suresi 75. Ayet?

“Size ne oluyor da: “Rabbimiz! Bizi halkı zalim olan bu şehirden çıkar, katından bize bir sahip çıkan gönder, katından bize bir yardımcı lutfet” diyen zavallı çocuklar, erkekler ve kadınlar uğrunda ve Allah yolunda savaşmıyorsunuz?”

Öyleyse ne bu sessizlik ? Ne bu zillet ? Ne bu korkaklık ?

Dünyanın gözü önünde şov yapıyorlar… Her fırsatı öldürmek için kullanıyorlar…

Acımasızca… Vahşice… Saygısızca… Alçakça…

Ne hikmetse ölen hep Müslüman… Yağmalanan, talan edilen, yakılan, yıkılan hep İslam beldeleri… Bir zamanlar dünyaya medeniyet ışığı saçan beldeler…

Hatırlar mısınız bilmem… Hani bir Aylan bebek vardı… Cansız minik bedeni sahile vurmuştu… Hani gözyaşı dökmüştük…  Hatta “koskoca” Almanya Başbakanı Merkel bile “O fotoğraf beni sarstı ve üzdü” demişti… (Ne çabuk unuttuk değil mi ?)

Ne kadar üzüldüklerini gördük ve görüyoruz… İnsanın, “Böyle üzülecekseniz üzülmeyin..” diye feryad edesi geliyor…

Ölmesin kardeşim, ölmesin ! Masumlar, çocuklar ölmesin… Dini, dili, ırkı ne olursa olsun hiç bir masum ölmesin !

Peki bu kadar yıkımdan, bu kadar ölümden kimler ne kazanıyor dersiniz…

Silah baronları kanlı servetlerine servet katıyor… Akan masum kanlarıyla şişman domuzlar gibi semirdikçe semiriyorlar…

Bir de köle tüccarları ve organ ticareti yapan vicdansızlar..

“Bu devirde köle ticareti de mi olurmuş ? ” demeyin… Maalesef oluyor..

Sadece Almanya’ya sığınan çocuklardan 9 bin tanesi kayıp… Bunlar kayıtlı olanlar.. Kayıtsız olanları da hesaba katarsak bu rakam daha da yükseliyor. Peki nereye gitti bu çocuklar ?

Söyleyeyim.

Bir kısmı önce Hristiyan yapılacak sonra da sahiplenenin kölesi olacaklar. Bir kısmı organları için katledilecek…

Yaşlanan ve artık yok olmanın eşiğine gelen Avrupa kurtuluşu bu çocuklarda arıyor.

Öldürme bunlarda, talan bunlarda, soykırım bunlarda, sömürgecilik, hırsızlık bunlarda…

Ve biz bunlardan adalet bekliyoruz.. Barış bekliyoruz…

Daha çok bekleriz….