Aylardır, tabir yerindeyse referandumla yatıp referandumla kalkıyorduk… Artık kabak tadı vermeye başlamıştı. Nihayet referandum yapıldı, dananın kuyruğu koptu. Süreç, olaysız ve huzur içerisinde tamamlandı.
Çıkan sonuca baktığımızda “Evet” oylarının kazandığı görünüyor. Tabii her seçimde olduğu gibi bu referandumda da itirazlar ve meşruiyet tartışmaları başladı. Sonuç meşrudur. Anayasa değişikliği kabul edilmiştir. Bundan sonra yapılacak itirazlar, itiraz sahibini “Yenilen pehlivan” pozisyonuna düşürmekten öte bir fayda sağlamaz.
Referandumun kuralı, kanunu önceden belliydi. Herkes aynı kurallarla maça başladı. Neydi kural ? “%50 +1 oyu alan kazanır”. Sonuç ortada, “Evet” oyları bu şartı fazlasıyla sağlamıştır ve kazanmıştır. Deniyor ki ; “Efendim, Anayasa değişikliği gibi önemli bir referandumda oyların yakın değil de açık ara farklı olması gerekir”. İyi de, niye referandum öncesi böyle bir yasal değişiklik önermediniz ? Diyelim ki “Evet” değil de aynı oranlarla “Hayır” oyları önde çıktı. Gene de bu itirazı yapar mıydınız ? Eminim ki yapmazdınız.
Peki bu sonuç beklenen bir sonuç muydu ? Elbette hayır. “Evet” oylarının daha fazla, en azından %55 – 60 bandında olması bekleniyordu. Açıkçası yapılan anketler de böyle bir sonuç çıkacağını gösteriyordu. Peki ne oldu da “ Evet” oyları düşük çıktı ?
Bence bunun en büyük sebebi Cumhurbaşkanı Başdanışmanı’nın yaptığı, tamamen gereksiz ve akla ziyan açıklamalardır. İkinci sebep de Sayın Bahçeli’nin bu konuda yaptığı konuşmasının çarpıtılarak, “Evet”’ e desteğini çektiği şeklinde lanse edilmesidir. Halbuki Sayın Bahçeli, bu Başdanışman’ın söyledikleri hakkında bizzat Sayın Erdoğan’ın açıklama yapması gerektiğine dikkat çekmişti.
Tabii bunların dışında, Ak Parti tarafından konunun halka yeterince anlatılamaması, Sayın Erdoğan’ın Ak Parti’nin başına geçecek olması, tartışmalarda Anayasa maddeleri değil de alakasız başka konuların ön plana çıkarılması da bir hayli etkili oldu.
MHP oylarının etkisi de tartışılmaya başlanan konular arasında… Bazıları diyor ki ; “MHP’den yüksek miktarda “Evet” oyu gelmedi…” Bu hiç de önemli değildir. MHP’nin bu süreçteki tarihi rolü, verdiği destekle referandum sürecinin kapısını açmasıdır.
Şimdiii… Olanlar oldu, referandum sonuçlandı. Beğensek de beğenmesek de artık yeni bir “Hükümet sistemi”miz var. Her seçim bir kutuplaşmayı beraberinde getirir. Bu referandumda da “Evetçiler” ve “Hayırcılar” diye kutuplaştık. Ama şimdi kucaklaşma zamanı… “Sel gider kumu kalır diye” bir özdeyişimiz var. Bu seçim süreçleri de bir sel gibidir. Gelir ve geçer. Ama bizler kalıcıyız, asılız.
Unutmayalım. Hepimiz, adı “ Türkiye Cumhuriyeti” olan bir gemideyiz. Sert fırtınalarla, dev dalgalarla karşılaşacağımız okyanuslara açılmanın eşiğindeyiz. Bizi yönetecek kaptan ekibini ve yönetim esaslarımızı belirledik ve şimdi yola çıkıyoruz. Eğer tercihimiz iyi bir tercih ise bundan “Hayır” diyenler de faydalanacak, tercihimiz kötü ise bundan “Evet” diyenler de zarar görecek. Bu sebeple kısır tartışmaları bırakalım ve artık işimize bakalım. Zor zamanları kolayca aşmak, iyi bir kaptan yönetiminde, gemisi için canla başla çalışan, birlik ve beraberlik içindeki tayfalarla mümkün olur.
Sonuç, vatanımıza, milletimize, dostlarımıza ve tüm İslam Alemi’ne hayırlı olsun.