Çocuğa cinsel bilgi nasıl verilmeli?
Peygamberimiz sırası geldikçe çeşitli vesilelerle aile hayatına ait hususlarda ashabım aydınlatırdı. Bu meseleleri öğrenmeleri için soru sormalarına imkân verir ve zemin hazırlardı. Peygamberimizin (a.s.m.) bu halini kavrayan Müslümanlar, içinden çıkamadıkları, bilemedikleri konuları edep ve terbiye sınırları içinde rahatlıkla sorar öğrenirlerdi.
Cinsel hayat, insanın yaratılışında var olan bir hal, doğal bir hadisedir. Rabbimiz, “Sizi bir erkekle bir kadından yarattık” buyuruyor.
Âdem Aleyhisselâmdan günümüze kadar meydana gelen insanlar aynı yaraülış kânununa uygun olarak vücut bulmuştur.
Kur’ân’da insanın ilk yaratılış maddesi olan “sperm”den başlayarak anne karnındaki aldığı haller, doğumu, ne kadar emzirileceği açık açık anlaülır, Allah’ın kudret ve hikmetine dikkat çekilir.
Yine insanın anne rahmine düşmeden önceki halleri, eşlerin birbirine karşı olan tutumları, durumları âyetlerde yer alırken, “Kadınlarınız sizin için bir örtü, siz de onlar için bir örtüsünüz” , “Hanımlarınız sizin ekin tarlanızdır. Öyle ise tarlanıza dilediğiniz şekilde varın” buyurulur.
Bu ifadeler Kur’ân’ın, insan hayatinin bütününü içine aldığını gösterir.
Çünkü Kur’ân kâinatı okuyor, sırlarını çözüyor. Kâinatla birlikte insanı da anlatıyor. Onun bütün cihetlerini anlatır da, bir tarafını ihmal eder, noksan bırakır mı?
Cinsel hayaü, insanın yaratılışını esas olarak bu şekilde beyan eden Allah kelâmı, “Allah gerçeği açıklamaktan çekinmez, hakkı öğrenmede, sormada Allah size hayâ etmenizi emretmez”1 âyetini zikreder ki, insanı ilgilendiren meseleleri öğrenmede utangaçlığın yersiz olduğunu bildirir.
Ne var ki, eskiden beri insanın yaratılış seyri, cinsel hayatı ile ilgili bazı bilgiler utandırıcı bir hal olarak değerlendirilmiş, sorulmaktan, anlatılmaktan kaçınılmıştır.
Bu da İslâmî, sünneti bir bütün olarak anlayamamaktan; nerede nasıl davranılacağını ve nerede nasıl konuşulacağım bilememekten kaynaklanan bir zaaftan, eksiklikten başka bir şey değildir.
İnsanlara bir öğretici olarak gönderildiğini ifade eden Peygamber Efendimizin hayatım incelediğimizde, bu meselelerde nasıl hassas hareket ettiğini açıkça öğreniyoruz.
Peygamberimiz sırası geldikçe çeşitli vesilelerle aile hayatına ait hususlarda bilgi verir, ashabını aydınlatırdı. Bu meseleleri öğrenmeleri için soru sormalarına imkân verir ve zemin hazırlardı.
Peygamberimizin (a.s.m.) bu halini kavrayan kadın-erkek Müslümanlar, içinden çıkamadıkları, bilemedikleri konuları edep ve terbiye sınırları içinde rahatlıkla sorar öğrenirlerdi.
Bu sorulu cevaplı eğitim bazen bizzat, arada bir vasıta qlmadan gerçekleşir, çoğu defa da Hz. Âişe ve diğer annelerimiz vâsıtasıyla yürürdü.
Kendisine cinsel hayatla ilgili sualler yöneltildiğinde Peygamber Efendimiz, “Allah gerçeği açıklamaktan vazgeçmez” meâlindeki âyeti kerimeyi okur, ondan sonra cevap verirdi.
Burada örnek olması bakımından birkaç misâl zikretmekte fayda vardır.
• • •
Bir gün Resulullah Efendimiz, Ebu Zer’e, “Hanımınla cinsel ilişkide bulunmanda senin için mükâfat vardır” buyurdu.
Ebu Zer “Şehvetimi tatmin etmede nasıl bir mükâfat olur?” diye sorunca da, “Eğer bir çocuğun olsa, yetişse, ondan hayır görsen, vefat ettiği zaman onu nazara alır mısın?” şeklinde cevap verdikten sonra, onu Allah’ın yarattığını ve rızıklandırdığını belirtti.
En sonunda şöyle buyurdu:
L Ahzâp Sûresi, 53.
“O halde şehvetini helâl yoldan gider, haramdan sakın. Allah isterse ona hayat verir, isterse vermez, fakat mükâfatını alırsın.”
• • •
Ümmü Seleme, Peygamberimizin (a.s.m.) mübarek hanımlarmdandı. Şehit düşen eski kocası Ebû Seleme’den dört çocuğu vardı. Birisi de Ömer’di.
Ömer bin Ebû Seleme bir gün Peygamberimize sorar:
“Yâ Resulallah, oruçlu kimse hanımını öpebilir mi?”
Resulullah (a.s.m.) annesi Ümmü Seleme’yi göstererek, “Buna sor” der.
Ümmü Seleme, “Yâ Resulallah, senin yapmanda bir beis yoktur, zira Allah senin geçmiş ve gelecek günahlarını affetmiştir” şeklinde cevap verir.
Bunun üzerine Peygamberimiz, “Hayır, Allah’a yemin ederim ki, yasak olanı yapmada Allah’tan en çok korkanmızım” şeklinde cevap verir.
• • •
Bu iki misâl, bu meseledeki Peygamberimizin (a.s.m.) hareket şeklini gösterir ki, cinsel meselelerde gerektiğinde sorup öğrenmek, bilgi edinmek ayıp olmaz, sakınca taşımaz, edebe aykırı düşmez. Yeter ki, anlatış tarzı, üslubu uygun olsun.
Aynı eğitim tarzım Peygamberimizden (a.s.m.) sonraki zamanlarda da görüyoruz. Bir gün Mesruk, Hz. Aişe’ye gelir, selâmdan sonra, “Ben size bir şey sormak istiyorum, ancak utanıyorum” der.
Meselenin cinsel hayatla ilgili olduğunu anlayan Hz. Âişe, “Neden utanıyorsun, ben senin annenim, sen de benim oğlumsun” der ve
gereken cevabı verir. Çünkü Peygamberimizin (a.s.m.) bütün hanımları mü’minlerin annesi hükmündedir.