Kız çocuğu sahibi olmak utanılacak bir şey mi?
Dört kız babası olan, mübarek nesli “ehl-i beyt”, kızı Hz. Fâtıma’dan devam eden ve kendisini “Kızlar babası” olarak tanıtan Peygamberimiz (a.s.m.), bu inancı bizzat kendi hayatıyla yıkmış, “Allah’tan korkun, çocuklarınız arasında eşit davranın” buyurarak Müslümanların da dikkatini çekmişti.
damcağızm üst üste alü kız çocuğu olmuştu. Yakınları, akrabaları, çevresi kendisini dışlamış; o da yurdunu, yuvasını terk etmiş, gitmiş büyük şehre yerleşmişti.
Derdini şöyle açmıştı soran bir gazeteciye:
“Erkek çocuğum olmadığı için bunda benim suçum ne? Erkek çocuğumuz olsun bekledik, ama hepsi kız oldu. Erkek çocuğu olan kardeşimle kavga edince memleketi terk etmemiz için bize baskı yaptılar.”
Aynı dertten bir Karadenizli vatandaş da mustaripti. Yedi kızı olmuş, ama bir türlü erkek çocuğu olmamıştı. Çevresi ona takılmıştı, “Daha oğlanı yakalayamadm mı?” diye.
“Kız babası” boynunu bükmüş, mahcup ve suçlu bir eda içinde, “Nasipse o da olur” diye kendi kendini teselli etmişti.
Bu konuda gazetelerde yayınlanan bir başka haber daha ilginçti. Hanımı kız çocuğu dünyaya getirdiği için, baba birkaç gün hastaneye uğramamışta.
Sonunda yakınlarının ısrarıyla gitmiş, hanımım hastaneden çıkarmış, evine getirmişti.
• • •
Kız erkek ayırımı sadece bizim toplumumuzda yapılmıyor. Bütün Doğu toplumlarmda, Çin’de, Hindistan’da ve bütün Asya ülkelerinde de mevcut.
İslâm toplumlarmda ise yaygın bir şekilde bulunan bu ayırım, Arap toplumunda daha farklı olarak yaşanıyor.
Kız evlâdı, ya evlâttan sayılmıyor veya “Nasıl olsa gidicidir” diye erkek evlâdı gibi eğitim ve öğretimine önem verilmiyor.
İslâm öncesi Arap toplumunda, bir babanın kız çocuğu olması, onun için çok büyük bir ayıp ve utanç verici bir durumdu.
Kız çocuklarını evlât saymamanın ötesinde insandan bile kabul etmezler, bir an önce vücudunu ortadan kaldırmak için bazı babalar, kız çocuklarını canlı canlı toprağa gömme gibi bir vahşeti gözlerini kırpmadan işlerlerdi.
Cahilce âdetleriyle öne çıktığı için “Cahiliye toplumu” olarak bilinen bu inançtaki insanlar, kız çocuklarını Allah’a verirler, erkek çocuklarına da kendileri sahip çıkardı.
Bu toplumdaki bir babaya, “Kız çocuğun oldu” diye bir haberin gelmesi onun yıkılması için yeterdi. Çünkü onun için bundan büyük bir musibet olamazdı.
• • •
Kur’ân hem o zamanın insanlarım, hem de aynı anlayışta bulunan günümüz insanlarını çok çarpıcı bir şekilde anlatır:
“Bir de, Allah evlât edinmekten münezzeh olduğu halde, Ona kız çocuklarını yakıştırırlar. Canlarının istediği erkek çocukları ise güya kendilerinindir!
“Halbuki onlardan biri, kız çocuğu ile müjdelendiği zaman öfkeden yüzü simsiyah kesiliverir.
“Müjdelendiği şeyin utancıyla kavminden gizlenir. Onu sağ bırakıp zilletine mi katlansın, yoksa toprağa mı gömsün? Bakın, ne kötü bir şeydir o hükmettikleri!
“Âhirete inanmayanların böyle çirkin sıfatları vardır. En yüce sıfatlar ise Allah’ındır. Kudreti her şeye galip olan ve her işi hikmetle yapan da Odur.”
Günümüz insanı âhirete inanıyor, ama bile bile aynı kanaati içinde yaşatıyor.
• • •
Kur’ân bu meseleye bir başka yerde de temas eder ve aynı ikazı hatırlatır:
“Yoksa O, yarattıklarından kendisine kızlar edindi de, sizin için erkek çocukları mı seçti?
“Halbuki onlardan biri Rahman’a yakıştırdığı kız evlâtla müjdelenince öfkeyle dolup yüzü simsiyah kesilir.
“Onlar, süs için yetiştirip de mücadelede erkekler gibi kendisini savunamayan kız çocuklarını mı Allah’a yakıştırıyorlar?
“Rahman’ın kullan olan melekleri de dişi saydılar. Yoksa onların yaratılışına şahit mi oldular? Bu sözleri, elbette yazılacak ve hesabı kendilerinden sorulacaktır.”
Bunun yanında dört kız babası olan, mübarek nesli “ehl-i beyt”, kızı Hz. Fâüma’dan devam eden ve kendisini “Kızlar babası” olarak tanıtan Peygamberimiz (a.s.m.), bu inancı bizzat kendi hayatıyla yıkmış, “Allah’tan korkun, çocuklarınız arasında eşit davranın” buyurarak Müslümanların da dikkatini çekmişti.