YİRMİ YEDİNCİ SOHBET
Abdülkâdir Geylânî (r.a.) 7 Cemaziyelahir 545 tarihinde Cuma sabahı medresede şöyle sohbet etti:
Akıllı ol ve yalan söyleme. “Ben Allah’tan korkarım” diyorsun ama başkalarından korkuyorsun. Ne cinden, ne insandan ne de melekten korkma, konuşan ve konuşmayan canlılardan korkma. Dünya ve ahiret azabından korkma. Azabı verenden kork. Akıllı kimse, Allah konusunda hiçbir kimsenin kınamasından korkmaz. Allah’tan başkalarının sözlerini duymazlıktan gelir. Bütün insanlan âciz, hasta ve muhtaç bilir. Bu ve bunun gibiler, ilminden faydalanılan âlimlerdir. Dini ve İslamın hakikatlerini bilenler dinin doktorlan ve kırıklarını onarıp tedavi eden kırıkçıkıkçılardır.
A dini kırık kimse! Onlann huzuruna git ki kırığını onarsınlar. Hastalığı indiren şifasını da indirmiştir. O, kulunun yararına olanı başkasından daha iyi bilir. Yaptıklanndan dolayı, Rabbinden şikayetçi olma. Senin nefsin kınanmaya ve şikayet edilmeye başkasından daha lâyıktır. Ona de ki “İhsan itaat edene, sopa karşı gelenedir”. Allah kulunun iyiliğini dilerse varını yoğunu elinden alır, kulu sabrederse onu yükseltir, gönlünü hoş eder ve ona lütuflannı akıtır.
Allahım! Biz imtihan edilmeden sana yakın olmak istiyoruz. Kazan ve kaderin konusunda bize lütfunla muamele et. Kötülerin kötülüğüne ve günahkârların tuzaklarına karşı bize kâfi gel. Bizi nasıl dilersen öyle koru. Senden din, dünya ve ahirette bizi affetmeni ve bize sağlık ve huzur vermeni diliyoruz. Bizi güzel amellere yönlendirmeni ve amellerimizde ihlaslı olmamızı sağlamanı istiyoruz. Amin.
Bâyezid Bistamî’nin yanma birisi girdi ve sağa sola bakınmaya başladı. Bayezid Bistamî Hazretleri ona “Hayırdır” dedi. O da “Namaz kılacak temiz bir yer arıyordum” dedi. Bunun üzerine Bayezid Bistamî “Sen kalbini temizle de her nerede namaz kılarsan kıl” dedi.
Gösterişi ancak ihlaslı kimseler bilir. Çünkü onlar gösteriş içindeyken ondan kurtulmayı başarmışlardır. Gösteriş Allah dostlarının yolunda bir engeldir ve onu aşıp öteye geçmeleri gerekir. Gösteriş, kendini beğenme ve ikiyüzlülük şeytanın kalplere fırlattığı oklardandır. Mürşidlerin sözlerini kabul edin ve Hakk’a ulaştıran yolda yürümeyi onlardan öğrenin. Çünkü bu yol onlann girmiş oldukları yoldur. Onlara nefisten, hevadan ve insan doğasından gelecek âfetleri sorun. Çünkü onlar bu âfetlerle karşılaşmış, bunların tuzaklannı tanımış, bunlara alışmışlardır. Sonunda da onlara gâlip gelip sahip olmuşlardır. Şeytanın sana fısıldamasına aldanma. Nefisten gelecek oklar karşısında yenilgiye düşme. Çünkü nefis sana şeytanın oklarını atar. Çünkü şeytan ancak nefsin yardımıyla seni yenebilir. Cin şeytanlan ancak insan şeytanlarının yardımıyla seni yenebilir. İnsan şeytanları nefis ve kötü arkadaşlardır. Bu düşmanlara karşı Allah’a sığın ve Ondan yardım dile. O sana yardım edecektir. Allah’ı bulup Onun nezdindekini görüp elde ettiğinde Onun huzurundan ailene ve insanlara geri dön ve onları da Allah’a götür. Onlara “Bütün aile fertlerinizle bana gelin”11 de. Yusuf (a.s.) zenginleşip hükümranlığı da ele geçirince ailesine “Ailenizle hepiniz bana gelin” demiştir.
Asıl mahrum kalan kimse, Allah’tan yoksun kalan, dünyada ve ahirette Ona yakınlık fırsatını kaçıran kimsedir. Allah (c.c.) gönderdiği bir kitapta “Ey insanoğlu! Beni kaybedersen herşeyini kaybettin demektir” buyuruyor. Sen Allah’tan ve inanan kullarından yüz çevirip dururken, onlara sözünle ve eylemlerinle sıkıntı verirken, içinle ve dışınla onlardan yüz çevirirken Allah’ı nasıl
kaybetmezsin! Hz. Muhammed (s.a.v.) “inanan kimseye sıkıntı vermek Kabe’yi ve Beyti Mamut’u on beş defa yıkmaktan daha büyük bir günahtır” buyurmuştur.
Vay sana! Allah’ın fakirlerine sıkıntı verip duran! Bana kulak ver. Onlar Allah’a inanan ve Onu tanıyan, Ona tevekkül eden kimselerdir. Yazık sana! Sen pek yakında ölecek ve yüz üstü sürülecek evinden çıkanlıp götürüleceksin. Övünüp durduğun malın da yağmalanacak. Ne sana bir yaran dokunacak, ne de seni koruyabilecek.