Aynen beklendiği şekilde Avrupa Parlamentosu, Türkiye’nin Avrupa Birliği ile sürdürdüğü üyelik müzakerelerinin, geçici süreliğine dondurulmasını tavsiye eden tasarıyı kabul etti. Hem de büyük bir oy çoğunluğu ile…
Peki çok mu önemli bir karar bu ? Elbette hayır. Zaten hukuki bağlayıcılığı olmayan bir karar… Asıl karar Aralık ayında yapılacak AB Liderler Zirvesi’nde verilecek. Tabii gündeme gelirse.
Hemen söyleyeyim. Bu karar Türkiye’nin değil AB’nin endişe duyması gereken bir karardır. AB ne yazık ki Türkiye’yi değil de terör örgütlerini tercih etmiştir. Peki madem öyle, neden hukuki bağlayıcılığı olmayan böyle bir karar alınmıştır, neden buna ihtiyaç duyulmuştur ? Diye bir soru akla gelebilir. AB bu kararı, himaye ettiği terör örgütlerine biraz cesaret vermek amacıyla almıştır. Çünkü tüm desteklerine rağmen besledikleri, himaye ettikleri terör örgütleri (Hangi örgüt olduğuna takılmayın. Adları değişik, eylem biçimleri değişik ama hepsi aynı yolun yolcusu…) başarılı olamıyor… Büyük bozgunlar yaşıyorlar. Morale ihtiyaçları var.
Ama AB’nin de hakkını teslim edelim şimdi… Adamlar gerçekten çok dürüstler. Kendilerine hizmet eden ne kadar köpekleri varsa hepsine sahip çıkıyorlar. Saraylarında ağırlıyorlar. Hatta yetmiyor, pasaport bile veriyorlar.
AB sonun başlangıcını yaşıyor diye yeri geldikçe yazıyorum. Şu anda kuruluş felsefelerine tamamen zıt bir yola girdiler. Hatırlarsınız, AB fikri, İkinci Dünya Savaşı sonrasında, aşırı milliyetçi grupların güçlenmesini engellemek amacıyla oluştu. Ama şimdi başta Fransa, Hollanda ve Almanya olmak üzere aşırı milliyetçi partiler yükselişte… Üstelik birlik üyesi ülkelerde ciddi bir ekonomik kriz var. Bu krizi de “Aaa cambaza bak ! “ kurnazlığı ile gözlerden kaçırıyorlar.
Zaman zaman konuştuğum bazı arkadaşlar, AB’nin ekonomik kriz yaşadığı ve dağılma sürecine girdiği fikrine karşı çıkıyorlar.
Dağılıyorlar. İngiltere’nin ardından İtalya’da da ayrılma konusu konuşulmaya başlandı. Böyle bildiğim birkaç ülke daha var. Kısacası AB’den memnun üye ülke sayısı çok ama çok azaldı.
Ekonomik karşılaştırmaları yaparken de Türkiye ile AB üyesi ülkeleri değil, AB üyesi ülkelerin önceki ve şimdiki durumlarını kıyaslamak gerekiyor. Türkiye’nin çizgisi, yaşadığı tüm saldırılara, komplolara, krizlere rağmen yükselişte…Ama ya AB ?
Yunanistan ? Batık, İtalya ? Batık, İngiltere ? Batık, diğerleri de eski günleri mumla arıyorlar. Zaten gördünüz. Türkiye üç milyon göçmeni barındırırken, AB, iki yüz bin göçmen kapılarına gelince dağılmanın eşiğine geliverdi.
Açıkça söylemek lazım. Türk insanı onurlu bir bir millettir. 53 yıldır kapıda bekliyoruz. Dağılmadan durabilseler bir 53 yıl daha bizi oyalayacaklarından şüphem yok. Artık Türkiye kendi göbeğini kendi kesmelidir. Önceden hem özgürlükler konusunda hem demokrasi konusunda hem de maddi konularda AB‘ye gerçekten muhtaçtık. Hala da ihtiyacımız var. Ama artık ne Türkiye eski ezik Türkiye ne de AB eski gücündeki AB. Evet AB’ye ihtiyacımız var ama AB’nin bize olan ihtiyacı daha fazla.
Biraz akılları kaldıysa o akıllarını başlarına almaları lazım. Yoksa Türkiye treni gardan çıkmak üzere…