Aradan günler geçip, ortalık biraz yatışmaya başlayınca, atlattığımız badirenin de ne kadar büyük olduğu, yavaş yavaş gün yüzüne çıkıyor. Şöyle dönüp geriye doğru bir baktığımda ; “Allah bizi çok büyük bir felaketten korudu, verilmiş sadakamız varmış” demekten kendimi alamıyorum. Tahmin ettiğiniz gibi 15 Temmuz gecesi yaşadığımız darbe girişiminden bahsediyorum. İlk anlarda kamera şakası gibi gelişti olaylar.. Ancak şehitler gelmeye başlayınca durumun rengi değişti, ciddiyeti ortaya çıktı.
“Allah korudu, verilmiş sadakamız varmış” diyorum ya.. Belki de “devletin sadakası mı olurmuş” diye aklınızdan geçmiştir. Olur kardeşlerim olur.. Devletlerin de sadakası olur.. Suriye’de ölümün kucağından alıp bağrımıza bastığımız bebeklerin, kadınların, çocukların dualarıdır, dünyanın çeşitli ülkelerinde zulüm altında inim inim inleyen insanlara uzattığımız yardım elidir sadakamız kim bilir ?
Dikkat ettiniz mi bilmem.. İstikrarımızın güvencesi olan Cumhurbaşkanımız, son dönemlerde kıl payı denilebilecek badireleri atlattı.. Ameliyatından önce bir ailenin yanına çok kısa süreliğine uğramamış olsa veya son olayda olduğu gibi kaldığı oteli sadece 15 dakika önce terk etmemiş olsa, bugün çok ama çok kötü durumlarda olabilirdik. Ne güzel demiş şair Sezai Karakoç :
Sakın kader deme kaderin üstünde bir kader vardır
Ne yapsalar boş göklerden gelen bir karar vardır
Gün batsa ne olur geceyi onaran bir mimar vardır
Yanmışsam külümden yapılan bir hisar vardır
Yenilgi yenilgi büyüyen bir zafer vardır
Her şerde bir hayır vardır. Bu alçak darbe girişiminde 238 masum vatandaşımızı şehit verdik, 1500’ün üzerinde yaralımız var. Ama sağcısıyla, solcusuyla, sporcusuyla, kadınıyla erkeğiyle, genciyle, yaşlısıyla, çoluğuyla, çocuğuyla nasıl destan yazabileceğimizi, konu “Vatan”sa ne kadar çılgın olabileceğimizi, neler başarabileceğimizi tüm cihana gösterdik.
Bu olay sayesinde, içerideki ve dışarıdaki hainler de bir bir ortaya çıktılar. Dost bildiğimiz ne kadar alçak varmış meğer içimizde… Bize demokrasi dersi vermeye çalışan akıl hocalarının, çıkarları söz konusu olduğunda yapmayacağı alçaklığın, kıymayacakları canın olmadığını da çok net olarak gördük.
Bu saatten sonra hiç kimse çıkıp da, Avrupa değerlerinden, demokrasiden, insan haklarından filan bahsedip, Türkiye’ye akıl vermeye, istikamet çizmeye kalkmasın. Tankların önüne kendini atıp canını veren, günlerce, haftalarca meydanlarda demokrasi nöbetlerine devam eden kahraman halkımız, tüm Dünya’ya insan hakları ve demokrasi dersinin kralını veriyor kralını !. Tabii anlayana….