Malumunuz, dün anneler gününü kutladık. Her ne kadar bizim kültürümüzden kaynaklanmasa da küreselleşen dünyada yaşanan etkileşim nedeniyle bizde de kutlanıyor yıllardır. Tabii internette “anneler günü” yazıp aratırsanız karşınıza hemen, en uygun anneler günü hediyesi, en güzel anneler günü sözleri veya şiirleri, hangi hediyelik üründe, yüzde bilmem kaç indirim vaad eden siteler karşınıza çıkıyor. Bol bol ticari ürün var ama “annelik” dediğimiz olgudan eser yok. Anneliğin kutsallığı yanında ne kadar da iğreti kalıyor…
Şehit anneleri gözümün önüne geliyor mesela.. Hangi güzel söz, hangi hediye teselli edebilir ki. Eğer evlatlarını cennette bile görseler, “aman evladım üşütme oralarda.. dikkat et kendine” diye gözyaşlarıyla sesleneceklerdir emin olun.. Her annne evladını yanında ister.. Evladı yanında ise, sağlıklı ise, ona sarılıp koklayabiliyorsa işte bu en değerli hediyedir anne için.
Sonra özürlü çocuk sahibi anneler geliveriyor aklıma.. Ne büyük kulluk imtihanıdır yarabbi.. İnanır mısınız bilmem ama şu ana kadar, özürlü çocuğu nedeniyle şikayetçi olana hiç rastlamadım.. Pek çoğuyla konuştum, dertlerini, sıkıntılarını dinledim. Gördüm ki tek endişeleri var; “ben ölürsem çocuğum ne olacak ?” Düşünebiliyor musunuz annelik duygusunun gücünü ? Ne bir isyan, ne bir sitem.. Tek düşünceleri evlatlarının geleceği..
Tabii bir de şu var. Kime “anne” diyeceğiz. Sözlüklere bakarsanız genel olarak “çocuğu olan kadın” tanımı çıkar. Evet belki de tanım öyle ama, ben, doğurduğu bebeği (sebebi ne olursa olsun) çöpe atabilen kadına anne diyemiyorum, diyemem de. Annelik çok başka bir şey.. Almadan vermek sadece Allah’a mahsus, tabii bir de annelere.. Bu konuda sayfalarca yazılar, kitaplar yazılsa da –ki yıllardır yazılır çizilir- hiç biri bu duyguyu yeterince anlatamaz. Kısacası annelik, anne olunmadan anlaşılmaz.
İşte bunları düşününce anneliğin neden kutsal olduğu, o basit hediyelerin, o abartılı sözlerin neden bu kadar anlamsız olduğu da ortaya çıkıyor. Diyeceksiniz ki, hiç mi kutlamayalım, hiç mi gönüllerini almayalım? Elbette ki kutlayalım, gönüllerini alalım ama, unutmayalım ki anneler, yılın 365 günü “anne”dirler. Niçin kutlaması bir gün olsun? Yılın her gününü dolu dolu kutlayalım.. Dikkat ediniz, aslında annemiz olmadan anneler gününü bile kutlayamıyoruz. Hayır mı? O zaman söyleyin bakalım aldığınız pastayı, mutfakta kesip, tabaklara koyup önünüze kim getirdi ve bulaşıkları dün akşam kim yıkadı? Siz..? Babanız..?