Belli zamanlarda Ayasofya’nın ibadete açılması gündeme gelir. Tartışma saman alevi gibi bir parlar sonra küllenir. Ta ki bir sonraki tartışma başlayana kadar. Son zamanlarda gene böyle bir tartışma yaşanıyor. Yunanlılar, çekimi yapılan bir Ramazan programı kapsamında, 30 gün boyunca Ayasofya’da Kur’an-ı Kerim okunacak olmasından rahatsız olmuşlar. Suratlarına çarpılacak cevaplarımız var tabii ama gene de sakin kafayla kendimize soralım.
Gerçekten de Ayasofya ibadete açılmalı mıdır ?
Bu soruya cevap ararken öncelikle konunun tarihi boyutuna ve elbette niye kapatıldığına bakmak lazım. Ancak o zaman ibadete açılmasının gerekip gerekmediği hakkında sağlıklı yorum yapabiliriz.
Çok fazla detaya girmeden hemen tarihi boyutunu özetleyeyim.
Doğu Roma İmparatoru Justinianos tarafından, imparatorluk kilisesi olarak inşaa ettirilerek, 27 Aralık 537 yılında görkemli bir törenle ibadete açılmıştır. İnşaat 5 yıl gibi kısa bir sürede bitirilmiştir. Ayasofya’nın bugünkü hali, üçüncü kez inşaa edilmiş halidir.
Şimdi için ilginç tarafına gelelim. Birinci ve ikinci Ayasofya, çıkan halk ayaklanmalarında gene Hristiyanlar tarafından yakılıp yıkılmıştır.Bugünkü üçüncü Ayasofya ise, IV. Haçlı Seferi sırasında yağmalanmış, adeta harabe haline gelmiştir. Fatih İstanbul’u fethettiğinde de kilise harap halde idi. Fetihten hemen sonra camiye çevrilmiş, onarılmış ve güçlendirilmiştir.
Tarih kısmını burada kesiyorum ama Ayasofya’nın yakılıp yıkılması ve yağmalanmasının Hristiyanlar tarafından, bakım ve onarımının ise Müslümanlar tarafından yapıldığını aklınızın bir köşesine yazın.
Şimdi de neden kapatıldığına gelelim.
Cami olarak kullanılmaya devam ederken, yıpranan kısımların tekrar onarılması için, 1935 yılı başlarında geçici olarak ibadete kapatılır. Onarım esnasında ortaya çıkarılan son derece değerli panoların ve mozaiklerin sergilenebilmesi için de, ibadet edilen kısım hariç diğer bölümlerin müze olarak kullanılmasına karar verilir. Yani cami kısmı ibadete açık olacak, diğer bölümler ise müze olarak kullanılacak.
Kaynaklarda, bir kararnameyle Atatürk tarafından ibadete kapatıldığı iddia edilir ama aslında düzmece bir kararnamedir bu. Tek parti döneminde, bir oldu bitti ile tamamının müze olarak kullanılmasına karar verilmiştir. Sonuçta, 482 yıl cami olarak kullanılan Ayasofya, 1 Şubat 1935’de “Ayasofya Müzesi” olarak hizmete açılmıştır.
Görüldüğü gibi, Ayasofya’nın ibadete kapalı olmasının hiçbir mantığı ve tutarlı bir gerekçesi yoktur. Üstelik, müze olarak kullanılmasında da bir sakınca yoktur. İbadete açık olan kısımda ibadet yapılır, diğer kısımlar da müze olarak kullanılmaya devam eder.
Ayasofya kılıç hakkı olarak bizimdir ve hakkın sahibi tarafından cami olarak kullanılmasına karar verilmiştir. Buna saygı göstermek zorundayız. Hem Ayasofya fetih sembolüdür. İbadete kapalı kalırsa, hala Doğu Roma İmparatorluğu yaşıyor anlamına gelmez mi ?
Tabii camilerin, başkalarına gösteriş için değil sadece Allah’a ibadet edilen mekanlar olduğunu unutmamamız gerekiyor.