Gündeme bir gelir, tartışılır tartışılır sonra gündemden düşer gider, sonra gene gelir, gene tartışılır, gene gider “idi”…
Şimdilerde yine gündeme geldi Başkanlık Sistemi…
Daha önce iktidar partisi tek başına yeterli çoğunluğu sağlayamadığı için öylesine tartışılıyordu. Ama bu sefer durum ciddi.
Çünkü Sayın Bahçeli’nin destek vereceğini açıklamasının ardından başkanlık referandumu için gerekli Anayasa değişikliğinin önü de açılmış oldu. Şimdi tek bir belirsiz durum kaldı. O da, Anayasa değişikliğine açıktan itiraz edemediği için meclisteki gizli oylamada değişikliğe hayır oyu verecek milletvekillerinin olabileceği ihtimali…
Ana muhalefet partisi Başkanlık Sisteminin referanduma götürülmesine karşı çıkıyor. Ama bu durum da anlaşılır bir şey değil. Neden derseniz, “Halkçı” olan bir partinin halktan korkar pozisyona düşmesi…
Eğer halk Başkanlık Sistemini istiyorsa ve siz “Halkçı” iseniz niye halka güvenmeyip referandumdan kaçıyorsunuz. Eğer kaygınız, “halkın cahil olması sebebiyle yanlış karar vereceği” ise o zaman kendinize neden “Halkçı” diyorsunuz. Öyle ya, bir şeyi halkın isteyip istememesine değil de sizin istediğinizi halkın istemek zorunda olmasına mı “Halkçılık” diyeceğiz ?
O halde Ana muhalefetten beklenen nedir ?
Kuru inadı ve “istemezük”çü tavrı bir kenara bırakıp konunun adam gibi tartışılmasını sağlamak..
Başkanlık Sistemine sonuna kadar karşı olabilirsiniz… Ama neden karşı olduğunuzu da mantıklı bir zeminde açıklamanız lazım… “Tayyip başkan olacak” tezi mantıklı bir sebep değildir. Bugün Tayyip başkan olur yarın siz… Nitekim Fransa’da öyle oldu. Sosyalist François Mitterrand, karşı çıktığı Başkanlık Sistemi sayesinde iktidara gelebilmişti.
Burada iktidar partisine de çok görev düşüyor.
“Türk Tipi Başkanlık” derken neyi kastediyorlar, hazırladıkları taslakta neler var ?
Bunu hemen açıklamaları lazım ki yeterince tartışılabilsin. Eğer referandum yapılacaksa -ki şu durumda yapılacak gibi duruyor- bu durumda halkın çok iyi bilgilendirilmesi lazım.
Halkın, cevabını en fazla merak ettiği soru “Eyalet sistemi olacak mı olmayacak mı ?” sorusudur. Gerçi Ak Parti “Eyalet sistemi” öngörmediklerini açıkladı ama bu yeterli değil. Halkın çok büyük hassasiyet gösterdiği bu konuda daha detaylı ve doyurucu açıklamalar yapılması gerekiyor.
Başkanlık konusunda daha önce yazdığım yazılarda hep söylediğim gibi, bu konunun yeterince tartışılması gerektiğini bir kez daha söylüyorum. Ülkemizde yeterli yetkinlikte ve sayıda hukukçu vardır. Tek dikkat edilmesi gereken, konunun siyasi çıkarlar bir kenara bırakılarak, ülke geleceği tabanında tartışılmasıdır.
Ülkemiz adeta ateşle çevrilmiş durumda… Aç kurtlar tökezlememizi bekliyorlar. Böyle bir ortamda hata yapma lüksümüz yok. Geri dönülmez hatalara düşmemek için her adımı çok ama çok dikkatli atmalıyız. Hele söz konusu sistem değişikliği ise…
Yarınki yazımda, Ak Parti tarafından değişik zamanlarda yapılan açıklamalara dayanarak, nasıl bir “Türk Tipi Başkanlık Sistemi” öngördüklerini açıklamaya çalışacağım.