Darbe sonrası oluşan ve adına “Yenikapı ruhu” dediğimiz olumlu havayı kaybetmeyelim diye günlerdir yırtınıyoruz. Halk arasında şu ana kadar önemli sayılabilecek kırılmalar, ayrışmalar oluşmadı ama siyasilerden ufak ufak çatlak sesler gelmeye başladı bile… Bu da zaten tahmin ettiğimiz bir durumdu.. Sürpriz değil.
Ülkemizin çoğunluğu elbette darbeye karşı. Ancak darbeye karşı görünüp de darbecilerin tarafında yer alanlar da azımsanamayacak miktarda.. . Ortamın ateşi düşünce birileri çıkar ve bu darbecileri savunmaya kalkar diye zaman zaman yazıyoruz ya… Nitekim bu yönde bazı işaretler gelmeye başladı.. Son günlerde bir mağdur edebiyatı tutturdular, ortalığı velveleye verip darbecileri kollamaya çalışıyorlar.
Sayın Kılıçdaroğlu bir twit atmış.. Diyor ki ; “Bir ülke 14 yılda darbe yapılabilecek bir ülke haline geldiyse, 14 yıldır bu ülkeyi yönetenler mağdur değil ancak ve ancak sorumlu olurlar!”
İyi güzel de hırsızın hiç mi suçu yok.. FETÖ ve ABD bu darbe girişimi için onlarca yıl hazırlık yapıyor… Şimdi bunu görmeyip hedefe sadece ülkeyi yönetenleri koymak da neyin nesi ? Buna en hafif tabirle hedef saptırma denir.
Sayın Kılıçdaroğlu böyle bir twit atacağına, “Darbeyi ABD desteğinde FETÖ terör örgütü yapmıştır. Darbenin ve darbecilerin tamamen karşısındayız. Darbeyi yapanları ve destekçilerini lanetliyoruz. Ama ülkeyi 14 yıl yönetenleri de bu darbe girişimini başlamadan önleyemedikleri için sorumlu tutuyoruz.” deseydi hangimiz altına imza atmazdık ?
İktidarın sorumluluğu konusunda Sayın Kılıçdaroğlu ile aynı görüşü paylaşmayabilirsiniz.. Olsun, kendisi ana muhalefet partisinin lideridir ve elbette farklı görüşleri olacaktır. Konuyu “yapıcı muhalefet” kapsamında değerlendirmemiz gerekir. Sorumluluğu sadece iktidara yüklemek, asıl suçluları gözden kaçırmaya yarar ki bu da yapıcı muhalefet değil, darbecilerin ekmeğine yağ sürmek olur.
Kendisini, “Yenikapı ruhunu bozuyorsun” diye eleştirenlere de ; “Onların anladığı uzlaşma kültürü (Yenikapı ruhu) şu. ‘Biz ne dersek siz evet deyin.’ “ diye cevap veriyor. Hayır efendim, öyle değil… Hiç kimse sizden her söylenene evet demenizi beklemiyor. Hatalı olduğunu düşündüğünüz uygulamaları eleştireceksiniz, karşı çıkacaksınız. Eğer kurunun yanında yanan yaşlar varsa elbette onlara sahip çıkacaksınız. Ama bunu yaparken de darbecilerin ekmeğine yağ süren, onları kollayan açıklamalar yapmayacaksınız.
Şu anda en büyük gücümüz birlik ve beraberliğimizdir. Bunu hiç unutmayalım.