Zorlu bir eğitim süreci sonunda öğrenci üniversiteyi kazanıyor… İşi yaver gider de sınıfta kalmazsa dört yıl sonra “Öğretmen” olarak mezun oluyor… “Mezun” yani “İzinli, bir işi yapmaya selahiyet kazanmış.”
Üstelik diploma da alıyor… Eskiler hatırlar, diplomaya “şehadetname” derlerdi.
Nedir diploma ? Türk Dil Kurumu sözlüğünden bakalım : “Bir kimseye herhangi bir okulu ya da öğrenim programını başarıyla tamamladığını; bir dereceye ya da ünvana hak kazandığını; bir iş, sanat ya da meslek dalında çalışabilme yetkisi elde ettiğini belirtmek üzere bir öğrenim kurumunca düzenlenip verilen resmî belge.”
Neymiş efendim ? Öğretmen olarak mezun olup diploma alanlar, eğitimi “Başarıyla” tamamlayıp “Öğretmenlik” yapmaya hak kazanırlarmış.
Ama bizde öyle değil işte… Diploma aldıktan sonra hemen atanamazsınız. Önce KPSS’ye girip “Başarı” ile mezun olduğunuz okuldaki başarınızı bir de bu sınavda ispat etmelisiniz. Ardından Alan Sınavını geçmelisiniz.. Bu da yeterli değil tabii ki.. Sırada “Şans” faktörü var. Şansınız da olmalı ki kurada kazanıp atanabilesiniz.
Eğer atanırsanız nerede görev yapacaksınız ? Devletin okullarında…
Mezun olduğunuz üniversite ? Devletin üniversitesi…
Aldığınız diploma ? Resmi diploma… Yani devletin size verdiği ve “başarılı olduğunuz için öğretmenlik yapmaya yetkili” olduğunuzu gösterir resmi belge…
Peki bu KPSS ve Alan Sınavı da ne oluyor o zaman?
Hadi onu da geçtik… Şimdi yeni bir aşama daha çıktı öğretmen adaylarının karşısına…
Milli Eğitim Bakanı İsmet Yılmaz, katıldığı bir televizyon programında, bundan sonra yapılacak tüm öğretmen atamalarının mülakatla yapılacağını açıkladı.
Şöyle diyor Sayın Bakan ; “Daha önce KPSS’den en yüksek puanı alan atanıyordu. Peki bu doğru bir atama usulü müdür? Geleceğimizi teslim ettiğimiz öğretmenler için doğru bir yöntem değildir. Bundan sonra bütün öğretmenler mülakatla alınacak.Öğretmenlerle her yıl sözleşme yapılacak. 4 yılın sonunda performansı yeterliyse kadroya alacağız.”
Liseler devletin lisesi, üniversiteler devletin üniversitesi… Özel üniversiteler de devletin kontrolünde..
Siz tüm bu aşamalarda öğretmen adaylarının ne tıynette olduğunu, yeterli eğitimi alıp almadığını anlayamayacak ve mezun edeceksiniz ama onbeş dakikalık mülakatta şıp diye anlayacaksınız öyle mi ? Üstelik mülakatlarda şaibe ihtimalinin her zaman olacağını bile bile…
Mülakatı yapanlara nasıl güveneceğiz ?
Objektif kriterler bulunamaz mı geleceğimizi teslim edeceğimiz öğretmenlerin atanmasında ?
Gerçekten bu işte bir terslik var. Adamı eğitiyorsunuz, “Tamam sen artık öğretmen oldun, bu işte yetkilisin” deyip diploma veriyorsunuz ama tüm bu yaptıklarınızı inkar edercesine ; “Dur bakalım sen mezun oldun ama tekrar sınava girmen ve mülakatı da geçmen gerekir” diyorsunuz.
Eğer adam mezun olmuşsa niye tekrar sınava sokuyorsunuz ? Eğer başarısından şüpheniz varsa ne diye mezun ediyorsunuz ? Öğretmen olmasına engel bir hali varsa veya eğitim aşamasında oluşmuşsa ne niye diploma veriyorsunuz ?
Kısacası, bu ne perhiz bu ne lahana turşusu….