Haftalardır ha açıklandı ha açıklanacak diye bekliyorduk, nihayet açıklandı. Ak Parti Genel Başkan adayı, yani Başbakan adayı, Binali Yıldırım. Zaten buraya kadar biliyorsunuz, gazetelerden, televizyonlardan öğrendiniz. Politikayla biraz ilgilenenler için zaten sürpriz bir isim de değildi.
Ama insan sormadan da edemiyor, ne oldu da böyle bir değişikliğe gerek duyuldu.. Ak Parti’de, birkaç küçük belirti dışında, öyle problem filan da görünmüyordu. O belirtiler de, böyle bir değişikliği gerektirmeyecek, hemen hemen her siyasi partide olabilecek şeylerdi. Acaba, tam işler yoluna girdi derken, yeni bir kriz kapımıza mı gelmişti.
Genel Başkan adayı açıklanırken ve açıklandıktan sonra yapılan açıklamalar, bazı ipuçları veriyor. Görünen o ki, Binali Yıldırım göreve başladığı gün, fiili olarak, Başkanlık Sistemi de başlamış olacak. Şu ana kadar, iki başlı bir yönetim yaşıyorduk. Çünkü Cumhurbaşkanı ve Başbakan halk tarafından seçiliyor, bu da yetkisini halktan almış, iki icracı kurumu yani iki başlılığı beraberinde getiriyordu. Normalde, yaşanan bu iki başlılık sistemi kilitleyebilecek olumsuz bir durumdur. Ama Cumhurbaşkanı ile Başbakan’ın uyumlu çalışmasından dolayı bu hissedilmiyordu.
Şimdi anlaşılıyor ki, güçlü Cumhurbaşkanı – güçlü Başbakan ile gerçekleştirilmesi gereken atılımlar gerçekleştirilmiş ve sıra olması gerekene, yani güçlü Cumhurbaşkanı – icracı Başbakan’a gelmiş. Zaten slogan da bunu gösteriyor. “Güçlendiren Başbakan” . Bunun adı da, adı konmamış Başkanlık Sistemi.
Halktan, iş dünyasından ve yabancı ülkelerden gelen tepkiler, genelde bir hayli olumlu. Binali Yıldırım’ın, şu ana kadar gerçekleştirdiği icraatlar hakikaten göz dolduruyor. İlk beklenti, mevcut projelere ilave olarak, daha pek çok mega projenin hayata geçirilmesi. Ama ilk önce terör belasından kurtulmamız gerek.. Sayın Yıldırım da zaten, ilk açıklamasında bu konudaki hassasiyetini dile getirdi.
Barış ve huzur ortamı, ülkenin her köşesine yayılmadan, yapılan yatırımlar ne kadar parlak olursa olsun sönük kalıyor. Terörün sonlandırılması için yapılacak çalışmalarda, Cumhurbaşkanı’nın elinin çok güçlü olması şarttır. Bir taraftan mevcut projeler, bir taraftan yeni geliştirilecek projeler devam ederken, bir taraftan da terörle etkin mücadeleye devam edilmesi gerekiyor.
Sonuç olarak, Binali Yıldırım’ın, teknokrat kişiliğine uygun olarak yeni projeleri hayata geçirirken, güçlü bir Cumhurbaşkanlığı için de gerekenleri yapması gerekir. Ancak bu şekilde hem kalkınma, hem de terörle mücadelede başarı sağlanabilir. Gerekenler ne olmalıdır derseniz, onu, yeni Başbakan’ımız çok daha iyi bilecektir derim. Benim fikrim, Başkanlık Sistemini de içeren yeni bir anayasa için, ne gerekiyorsa onu yapmak şeklindedir.