Kadın Hastalıkları ve Doğum Uzmanı Doç. Dr. Ercan Baştu bu nedenle adet sancısı çeken kadınların karın ağrısını hafife almamaları, mutlaka bir kadın hastalıkları ve doğum uzmanına başvurmaları gerektiğine dikkat çekiyor.
Anne Olmayı Önleyen Sinsi Tehlike!
TANI KONULMASI 10 YILI BULABİLİYOR
Rahmin içinde yer alan doku tabakası her adet döneminde dökülerek vücuttan atılıyor.
Bu doku tabakasına ait hücrelerin çeşitli etkenlerle rahmin dışında, örneğin yumurtalıklar, mesane veya bağırsaklar gibi organlara yerleşerek büyümeleri endometriozis olarak tanımlanıyor. En sık 25 – 45 yaşları arasında görülen endometriozis her 10 kadından 1’ini etkileyen, oldukça yaygın bir sağlık problemi. Ağrılı ve yoğun adetler, cinsel ilişkide ağrı gibi çeşitli sorunlara neden olarak kadının yaşam kalitesini oldukça düşürebiliyor. Daha da kötüsü üreme sağlığında hasar oluşturarak infertiliteye (kısırlık) yol açabiliyor. Öyle ki endometriozise sahip olan kadınların yüzde 30-50’si hamile kalmakta güçlük çekiyor. Üstelik bazı hastalarda hiçbir belirtiye yol açmadan ilerlerken, bazı hastalarda da devamlı karın ağrısı, irritabl bağırsak sendromu gibi başka hastalıklarla ortak belirtiler verdiği için endometriozise tanı konması 6-10 yılı bulabiliyor.
EN TİPİK 3 BELİRTİSİNE DİKKAT!
Endometriozisin oluşum nedeniyle ilgili çeşitli teoriler ortaya sürülse de henüz kesin nedeni bilinmiyor. En yaygın teori ise adet kanının ve rahim iç dokusunun regl dönemi sırasında rahimden geçerek fallopian tüplerine ve buradan da karın içine sızması. Doç. Dr. Ercan Baştu endometriozis belirtilerinin nitelikleri ile şiddetinin ise hastalığın yerleşmiş olduğu bölgeyle yayılma durumuna göre çeşitlilik gösterdiğini vurgulayarak “Endometriozisin en tipik belirtileri ağrılı ve yoğun adet görme, ağrılı cinsel birleşme ile infertilite (kısırlık) yakınmalarıdır” diyor. Şiddetli karın ağrısı bazı hastalarda sadece adet döneminde değil, normal zamanda da oluşabiliyor. Bunların yanı sıra dışkılama sırasında ağrı, kanlı dışkılama, idrarda kan görülmesi ve kabızlık ya da ishal gibi bağırsak alışkanlıklarında değişmeler de endometriozis belirtileri olabiliyor. Ancak endometriozis bazı hastalarda hiçbir semptom göstermediği veya devamlı karın ağrısı ve irritabl bağırsak sendromu gibi başka hastalıklarla ortak belirtilere sahip olduğu için genellikle ya yıllar sonra tesadüfen ya da infertilite sorunu gelişince tespit ediliyor ”
İNFERTİLİTE RİSKİ YÜKSELİYOR
Hamileliğin oluşması için yumurtanın yumurtalıktan salınması, tüp doğrultusunda ilerlemesi, bir sperm tarafından döllenmesi ve kendini rahim duvarına yerleştirmesi gerekiyor.
Endometriozisin infertiliteye yol açması, yumurtalık ve tüplere zarar verebilen, rahim dışına yayılmış hastalıklı dokuların bu yerleri etkilemesi nedeniyle oluyor. Hastalıklı dokulara sahip olmayan kadınlarda bile endometriozis hamile kalmayı zorlaştırabiliyor. Endometriozis hamileliği yumurtaya veya sperme zarar vererek de önleyebiliyor. Doç. Dr. Ercan Baştu, bu nedenle çocuk sahibi olmak isteyen kadınların hamile kalmayı ertelememeleri gerektiği uyarısında bulunuyor.
TEDAVİ HAMİLELİK ŞANSINI YÜKSELTİYOR
Acıbadem Fulya Hastanesi Endometriozis Merkezi Sorumlusu Doç. Dr. Ercan Baştu aşılama ve tüp bebek tedavisi gibi yardımcı üreme tedavilerinin hamile kalınmasında yardımcı olabildiğini, hatta bazı durumlarda konservatif ameliyattan daha çok tercih edildiğini belirtiyor. Öyle ki endometriozis tedavi edilmediğinde doğurganlık oranı yüzde 2 ila 3 gibi oldukça düşük bir oranda seyrederken, aşılama ve yumurtlama uyarılması tedavileri birlikte uygulandığında bu şans yaklaşık yüzde 15’e yükseliyor. Tüp bebek tedavisinde ise şans daha da artıyor ve yaşa bağlı olarak değişmekle birlikte, hamile kalma oranı yüzde 50-60’lara ulaşabiliyor. Endometriozisi olan kadınlarda infertilite sorununu tedavi etmek için birkaç yönteme başvurulduğunu belirten Doç. Dr. Ercan Baştu sözlerine şöyle devam ediyor: “Endometriozisi ortadan kaldırmak amacıyla uygulanan ameliyat, ilaçlar, aşılama ve tüp bebek tedavisi yöntemlerinin hangisine başvurulacağı; hastanın yaşı, diğer doğurganlık faktörleri ve endometriozisin derecesi gibi bireysel faktörlere bağlı olarak değişiyor” diyor.