Gündem 1 – Son Dakika Gündem Haberleri – Gundem1.com

Türkiye ve Dünyadan Son Dakika Haberleri

Sağlık

Yemek Zamanlarında Beyninizi Canlı Tutun

Yemek Zamanlarında

Yazar Diane Ackerman A Natural History of the Senses kitabında tatma duyusunun sosyal etkinlik ile sıkı sıkıya bağlantılı olduğuna işaret eder Şampiyonların kahvaltısı, kutlama yemekleri, resmî akşam yemekleri, doğum günleri için dondurma ve pasta, her tür durum için şarap ve içki. Ve tatma duyusu böylesine hassas, samimi bir duyu olduğu için duygusal bellek ile yakından bağlantılıdır.
Bizler büyürken, genellikle akşam yemeklerinde ailemiz ile günün olaylarını paylaşırdık. Yemek, yaşantımızdaki dinî ritiiellerde | (Musevilerin Hamursuzu), ! tatillerde (Şükran Günü) ı veya doğum günü ya da yıl Q dönümü gibi özel günlerde p önemli bir yere sahiptir.

Yemeklerde görme, koklama, dokunma, tatma ve hatta duygusal / haz sistemlerimiz bile vites yükseltir; korteksteki ilişkilendirmeleri besler ve en fazla işlem görmüş nöral ağları hareketlendirirler Bir düşünün… gümüş çatal bıçakların, bardakların, şamdanların görünümü… ekmeğin, aperitiflerin, kızarmış tavuğun tadı… havaya karışan kokuların ahengi… bifteklerin cızırtısı, tokuşturulan bardakların çınlaması, yiyeceklerin uyandırdığı duygular, sohbet ve kahkaha sesleri… her biri, yemek zamanını tüm duyulara açık bir tadım etkinliğine dönüştürme potansiyeli taşır.
Buna rağmen, daha kolay olduğu için, yemek zamanlarını öngörülebilir ve tekrarlamalı yapma eğilimi taşırız: Her sabah aynı mısır gevreğini, her öğlen aynı malzemeli sandviçi ve eğer günlerden salı ise akşam yemeğinde rulo köfte yeriz. Ancak yemek zamanları, diğer gündelik etkinliklerimizden daha fazla olarak, bize tüm duyularımızı hem haz alabileceğimiz hem de beyin sağlığı açısından faydalı bir şekilde kullanma şansı verir.
Her öğün eş, çocuklar, dost veya iş arkadaşlarıyla ilgilenmek için ideal bir fırsattır ve bu etkileşimler beyin sağlığı üzerinde kanıtlanabilir olumlu etkilere sahiptir. Ne yediğinizi değiştirmeksizin, nasıl yediğinizi değiştirerek, beyninize fayda sağlarsınız.

1. YEMEK ZAMANLARİNİ
SOSYALLEŞTİRİN
Haftada birkaç sabah, gazete gibi zihin dağıtan şeyleri kahvaltı sofranızdan kaldırın ve dikkatinizi kiminle ve ne yiyip içtiğinize odaklayın.
■ Akşam yemeği zamanında, radyo veya TV’yi kapatın ve sofraya herkesin birlikte oturmasını sağlayın. Belki de yemeğe dua ve minnettarlık ifadeleriyle başlamak insanları birbirine ve sözcükleri yemeğe bağlayacaktır.
Öğretmenlerin “bana tüm dikkatini ver” demelerini hatırlıyor musunuz? Beynin dikkat mekanizması üzerine çalışan sinirbilimdler, dikkatin gerçekten de sınırlı bir kaynak olduğunu bulmuşlardır. Gazete okumaya ne kadar dikkat ayımsanız, etrafınızdaki diğer şeylere veya kişilere o kadar az beyin gücü kalır. Elbette gündemdeki olaylan takip etmek kötü değildir fakat bilgi edinmek için mi yoksa kendinizi çevreden soyutlamak için mi okuduğunuzu kendinize sormaya değer.
■ İşyerinde öğlen yemeğini birlikte yemek ve birbirinizle değiştirmek üzere bir beslenme çantası kulübü organize edin.
■ Eğer yalnız yaşıyorsanız, yalnızca Çin lokantasından paket servis olsa bile, yemeğe bir arkadaşınızı davet edin. Sosyal ilişkileri güçlendirmenin beyne faydası çoktur.
2. KONUŞMADAN YEMEK YEMEK
Yediklerinizin tadının ve duyduklarınızın ne denli zenginleştiğine şaşıracaksınız. Kendiliğinizden yavaşlayacak, yemeğin tadını çıkaracak, kıvamını hissedecek, kokusunu alacak ve konuşmanın genellikle bozduğu yeni bir ambiyans duyacaksınız.
Sözel iletişimin olmaması sizi “konuşmak” ve “söyleneni” deşifre etmek için farklı ilişkilendirme devreleri kullanmaya zorlar.
3. MÜZİKAL SANDALYELER
Akşam yemeğinde herkes oturduğu sandalyeyi değiştirsin. Çoğu ailede herkesin “kendi” sandalyesi vardır ve bu ayarlamanın ne denli kalıcı ve sürekli olduğunu görmek dikkate değerdir. Sandalyeleri değiştirmek, kişinin zapt ettiği “konumu”, kiminle ilintili olduğunu, odaya bakış açısını ve hatta tuz ve bibere nasıl uzanacağını değiştirir.
Masanızı düzenlerken olduğu gibi (6. Bölüm, i. Madde), akşam yemeğinde oturduğunuz sandalyeyi değiştirmek de “sosyal yeniden düzenlemeler” gerektirir. Her bir sandalye çocuğun sandalyesi, aile reisinin sandalyesi gibi— için belirli ilişkilendirmeler vardır. Basit bir şekilde yerleri değiştirerek, zamanla yıpranmış bu ilişkilendirmelere meydan okursunuz ve bunları yeniden işler hale getirirsiniz.
4. FARKLI GIDALARI DENERKEN
BURNUNUZU KAPAYİN
Tat olarak adlandırdığıma şeyin çoğu aslında kokuya dayanır. Burnunuzu kapadığınızda temel tat verilerini ve dokunma duyusuna ilişkin ipuçlarını ön plana taşır, ağız ve dilinizi kullanarak gıdanın kıvamım deneyimlersiniz.
Tat tomurcuklan, tatlı, tuzlu, ekşi, acı, ekşimtırak ve metalsi tatlan alır. Bu niteliklere dayanan besin deneyiminiz, olfaktör uyan mdan gelen tada kıyasla farklı beyin yolaklannı kullanır.
5. DEMOKRATİK BİR ÖĞÜN PLANLAYIN
Ailedeki her bir birey (en küçük dâhil olmak üzere) menüde bir çeşide karar versin. Fıstık ezmesi ve biftek iştah açıcı gelmeyebilir fakat bu sizi incitmeyecektir ve bazı tuhaf ilişkilendirmeler için malzeme sağlayabilir.
6. ANILAR ARASINDA TATLI BİR
YOLCULUK
Belli yiyecekler, onlarla ilişkilendirdiğimiz anıları veya duygusal devreleri yeniden harekete geçirir. Marcel Proust, Kayıp Zamanın İzinde kitabından anılmaya değer bir pasajda, çaya batırılan madlen ile açığa çıkan çağrışımların ve çocukluk anılarının ona verdiği hazzı betimler:
Halamın ıhlamura batırıp bana verdiği bir parça madlenin tadını tanır tanımaz (bu hatıranın beni niçin bu kadar mutlu ettiğini henüz bilmediğim ve bunu keşfetmeyi çok sonraya erteleyeceğim halde), Leonie halamın odasının bulunduğu, sokağa bakan eski gri ev, bir tiyatro dekoru gibi gelip annemler için yapılmış olan, arkadaki bahçeye bakan küçük eve (o âna kadar gördüğüm tek kesite) eklendi; evle birlikte, sabahtan akşama, her mevsimde kent, öğle yemeğinde beni gönderdikleri meydan, alışveriş yaptığım sokaklar ve hava güzel olduğunda yürüdüğümüz yollar da görüntüde yerlerini aldılar. Ve tıpkı Japonların, suyla dolu bir porselen kâseye attıkları silik kâğıt parçalarının, suya girer girmez çözülüp şekillenerek, renklenerek belirginlik kazandığı, somut şüpheye yer bırakmayan birer çiçek, ev, insan olduğu oyunlanndaki gibi, hem bizim bahçedeki hem M. Sumın’ın bahçesindeki bütün çiçekler, Vivonne Nehri’nin nilüferleri, köyün iyi yürekli sakinleri, onların küçük evleri, kilise, bütün Combray ve civan şekillenip hacim kazandı, bahçeleriyle bütün kent çay fincanımdan dışan fırladı.
■ Çocukluğunuzu Yemden Ziyaret Edin. Çocukluk anılarınızı yeniden ateşleyebilecek gıdalar arayın bir beysbol sahasında yenen hardallı sosisli sandviç, doğum günü pastası ve dondurma, buzlu dondurma, peynirli makarna veya çocukken yediğiniz ama artık yemediğiniz etnik veya yöresel yiyecekleri yiyin.
■ ilk Isırık.
Eşiniz veya sevgilinizle ilk yemeğinizi yeniden
canlandırın. İlk randevudaki yiyecekler veya evlilik yemeği uzun zamandır aktif olmayan sinapsları yaşama döndürür, geçmiş ve gelecekteki anıları zenginleştirmek için size yeni bir rota sağlar.
■ Özel Günleri Unutmayın.
Şükran Günü, Hamursuz, Noel ve 4 Temmuz yemekleri, geçmiş bayramların tüm duygu ve anılarım akla getirir. Daha ilk lokmadan, tıpkı Proust gibi, dedenizin pipo kokusu ve Rosie teyzenizin “Masanın altında oynama,” deyişim hatırlarsınız. Bayram olmayan herhangi bir günde bu sofralardan birini yemden kurmayı deneyin.
7. YENİLİĞİ UYGULAMAYA KOYMAK
■ Akşam yemeğinde waffle veya mısır gevreği yiyin. Norveçliler ana yemeklerini kahvaltıda yerler. Siz de deneyebilirsiniz.
Yediğiniz yemeğin sıralamasını değiştirin. Tadıyla başlayın ve patates kızartmasıyla bitirin. Bu size anlamsız görünebilir fakat beyniniz böyle düşünmeyecektir. Beyniniz bu beklenmedik stratejiyi ele alarak işleyecektir.
Yemek yediğiniz yeri değiştirin  farklı bir oda, balkon, veranda veya halının üstü (evde piknik yapmayı deneyin!).
Daha önce hiç bir araya getirmediğiniz bir meyve ve bir sebzeyi blendırda püre haline getirin. Tadına bakın ve bu yeni karışım için akılda kalıcı bir isim bulun. Bu, yemeğe meraklı kişilerden oluşan bir grup için keyifli bir tadım oyunu da olabilir.
“Yanlış” elinizi kullanarak yemeğinizi yiyin. Bunun gibi küçük bir değişiklik, en rutin yeme eylemlerini bile uğraştırıcı hale getirir.
8. YEMEK TAKİMİNA RENK KATİN
Duyusal çevrenizi zenginleştirin. Söylemiş olduğumuz gibi, öğünler yiyecekten ibaret değildir. Şamdan, göze hoş gelen porselen ve çiçekler, güzel masa örtüleri ve müzik, yiyeceğin kokusu ve lezzeti ile ilişkilendirilebilecek çoklu duyusal uyarım sağlar. Buna ayıracak zaman ve paranız yoksa, yeni bir tabak altlığı kullanmayı veya bir vazo dolusu çiçeği sofranıza yerleştirmeyi deneyebilirsiniz ya da yalnız olsamz bile arada bir de olsa misafirlik porselen takımınızı kullanabilirsiniz.
Yemeği çevreleyen duyusal, sosyal ve duygusal çevreyi zenginleştirmek, o an farkında olmasanız bile beyninizi besler. Öte yandan, yaşamı temel öğelerine indirgediğiniz zaman, duyularınızı aç bırakırsınız. Boş bir masada TV eşliğinde dondurulmuş bir akşam yemeği yerken temel kalori gereksiniminizi karşılarsınız ancak bu, koklama veya tatma duyusuna ait sistemler için pek bir şey yapmaz ve kesinlikle duygusal etki ve yenilik gücü düşüktür.
9. DÜŞÜNMEK İÇİN YİYECEK
Öğünler, ayrıca egzotik yiyecekler, tatlar ve kokulardan Nörobik uyarı almak için mükemmel bir firsattır:
Ayda bir kez yeni bir mutfak deneyin. Günün aym zamanında aynı şeyi yediğinizde koklama ve tatma sistemlerinin ilişkilendirme kapasitesi körelir. Bu durumda:
■ Başka bir ülkeden bir kahvaltı hazırlayın. Bazı tipik örnekleri şunlar: (Malzemeler genellikle etnik pazarlarda, restoranlarda veya süpermarketlerde bulunabilir ve onları bulmak bir Nörobik deneyim olabilir).
Japonya: Deniz yosunu, pirinç, balık, çay Fransa: Kruvasan, peynir, kahve Meksika: Tortilla ve fasulye Brezilya: Kahve, süt, ekmek ve reçel, peynir ve papayalı jambon Bulgaristan: Sıcak yumurta tabağı veya soğuk yumurta tabağı, etler, yoğurt, bal, ekmek ve reçel
■ Aynı şeyi akşam yemeğinde deneyin (Şehirlerde restoranların “al götür” hizmetini kullanabilirsiniz).
Çin (ve yemek çubuğuyla yiyin!)
Japon (yine yemek çubuğu)
Güney usulü kızarmış tavuk (ellerinizle yiyin)
Fas usulü (her şeyi ellerinizle yiyin)
Hispanik usulü — Meksika, Brezilya, İspanya tarzı (yalnızca yiyin!)
Tatma duyularımıza işitsel bir boyut eklemek için öğününüze uygun etnik müzikler eşlik etsin.
10. GÖZLERİNİZİ KAPAYIN VE İYİCE
AÇİN
Yalnızca koklama, tatma ve dokunma duyularıyla tabağınızdaki yiyeceği saptayın. Bir yiyeceğin lezzeti kıvamıyla, aromasıyla, sıcaklığıyla, içindeki baharadarla —ve hatta çıkardığı ses ile— bağlantılıdır.
Koku ve tat, elbette, kişinin yiyeceklere olan tepkisiyle yakından ilişkilidir. Ancak yemekten alman hazda kıvam da rol oynar ve dokunsal verilen soyutlayarak farklı bir nöral rota yaratırsınız. Dil ve dudaklar, bedenin en duyarlı kısımları arasındadır (hatta parmak uçlanndan bile daha duyarlıdır).
11. “KÖR” TADIM YAPIN
Benzer şarapları karşılaştırabilmek için, aile üyelerinizden veya arkadaşlarınızdan belli bir tür şarap getirmelerini isteyin. Şarap tadım ritüeli en az üç duyunuzu içerir. Şarap eksperleri renk, aroma ve tadı (tatlı, ekşi, keskin, yumuşak, meyveli, ağır,
hafif, karmaşık, odunsu ve spesifik yiyeceklerle birlikte nasıl bir tat vereceğini) değerlendirirler. Doğal olarak, çok fazla test yapmak duygularınızı ve denge duyunuzu etkileyebileceğinden, ölçülü olun.
12. ŞİMDİ SİZ PİŞİRİYORSUNUZ
Rastgele bir şeyler pişirin. Bunun beş çeşitli bir gurme yemeği olması gerekmez. Basit bir makarna sosu yapmak tüm duyularınıza iyi bir antrenman sağlar. Soğanları, bitkileri doğrayıp baharadarla sotelerken aromalar mutfağı doldurur ve sizi anılara sürükler. Doğrama ve soyma işlemlerini yaparken ve daha soma pişen sosun kıvamım ayarlamaya çalışırken dokunma duyunuz faaliyettedir, iyi bir aşçı, pişirmekte olduğu yemeği sık sık tadar ve ufak eklemeler yapar.
13. SEKSİ BİR YEMEK YİYİN
Tom Jones filminde başrollerdeki çiftin birbirine dönerek yiyeceklerini hayli davetkâr bir şekilde ısırdıkları ünlü bir yemek sahnesi vardır. İlgilendiğiniz birisiyle kendi erotik yemeğiniz için ortam oluşturun ve mumlar, çiçekler, müzik ve tütsü gibi diğer duyusal zenginleştiricileri buna katm.