AY YERYÜZÜNDEN NE KADAR UZAKLIKTADIR?
Eski Yunanlılar, Ay’ın bize en yakın gökcismi olduğuna karar vermişlerdi. Ancak, Ay tam olarak bize ne kadar yakındaydı?
Antik çağlarda Ay hakkında bilinmeyen iki şey vardı: Ay’ın büyüklüğü ve bizden uzaklığı…Bu ikisi, birbirine bağıntılıdır. Eğer Ay’ın büyüklüğü bilinirse, trigonometri yardımıyla şu anda gökyüzünde göründüğü kadar büyük olması için ne kadar uzakta bulunması gerektiği hesaplanabilecektir. Öte yandan, Ay’ın uzaklığı bilinirse şu anki görünüşünün büyüklüğü ile ve trigonometrinin yardımıyla Ay’ın gerçek boyutu ortaya konabilecektir.
Ama, bu sayısal değerlerden hiçbiri elde bulunmadığı için kişi şaşırıp ne yapacağım bilemiyordu.
Bu durumda insanoğlu ne yapabilirdi? Önce görünüşe başvurulabilirdi. Ay ne denli büyük görünür? Çoğu kişiden Ay’ın büyüklüğünü tahmin etmesi istense, onun karşıdan karşıya uzunluğunu 0,3 metre olarak söyleyebilir. Kuşkusuz bu sayı doğru olamaz. Eğer Ay gerçekten bu büyüklükte olsa, yerden yüksekliği de yalnızca 17 metre olmalıydı. Böyle durumda da Ay değil bir dağın, yüksek bir binamn bile üstüne çıkamazdı. Eğer Ay yeryüzündeki dağların yüksekliğini aşacaksa yerden 9 kilometre yükseklikte bulunmalı ve bu durumda çapı da en az 90 metre olmalıydı.
Yerden yükseldikçe Ay’ın çapının büyüme olasılığı da artmaktadır. İÖ 460 yılında Eski Yunanlı filozof Anaxagoras (Yaklaşık olarak İÖ 500-428) güneşin bir uçtan öbür uca 150 kilometre uzunluğu olan ve panldayan bir kaya parçası olduğunu ileri sürmüştü. (Böyle bir durumda Ay’ın da oldukça büyük bir gökcismi olması gerekirdi.) Anaxagoras’ın bu düşüncesi Eski Atina kentinde ona karşı öyle büyük bir düşmanlık uyandırdı ki, dinsizlik ve saygısızlık suçlamaları yüzünden canını kurtarmak üzere filozof kentten kaçmak zorunda kaldı.
Pekiyi, bu durumda ne yapılması gerekirdi? Ay’ın sayısal özelliklerine ilişkin tahminlerde bulunmanın bir yararı bulunmamaktadır. Erişemediğimiz bir şeyin uzaklığını hesaplamanın bir yolu var mıdır? Evet, aslında bunun bir yolu vardır. Parmağımzı havaya kaldırıp gözlerinizin önünde tutun ve yalmzca sol gözünüzü kapayın. Sağ gözünüzle parmağımzı karşı taraftaki duvarın üzerindeymiş gibi göreceksiniz. Parmağınızı yerinden oynatmayın. Şimdi sol gözünüzü açıp sağ gözünüzü kapayın. Parmağımzı şu anda sol gözünüzle görürsünüz. Ve duvarın üzerinde parmağınız kayıp yer değiştirmiş gibi olur. Şimdi parmağınızın yerini değiştirerek ona çeşitli açılardan sol ve sonra sağ gözünüzle bakın.
İki yerden cismin görülmesinde, görüntünün yer değiştirmesi cisim size yakınlaştıkça artar; cisim sizden uzaklaştıkça yer değiştirmesi azalır. Yer değiştirme birbirinden farklı ve uzak yerden bakıldığında gene artar, birbirinden farklı ve yakın yerden bakıldığında azalır. Burada gerçekleşen yer değiştirmeye ıraklık açısı (ya da paralaks) denilir. Eğer uzaktaki bir cisme iki farklı yerden bakar ve bu iki yer arasındaki uzaklığı bilirseniz, ıraklık açışım ölçebilir ve sonra trigonometriyi kullanarak cismin uzaklığını ona erişemeseniz bile hesaplayabilirsiniz. Sözgelişi, araziyi ölçen kişiler ıraklık açısını kullanarak bir nehrin öteki tarafındaki bir cismin uzaklığını hesaplayabilirler.
Iraklık açısıyla uzaklık ölçme yöntemini Ay’a uygulayabilir miyiz? Elbette, siz yer değiştirdikçe her şey de yer değiştirmiş gibi olur ve ortaya bir ıraklık açısı koyar. Ancak, pek uzaktaki cisimlerin ıraklık açısı o denli küçüktür ki, onların yer değiştirmediklerini söyleyebilirsiniz. Bu şekilde Ay’a birbirinden birkaç yüz kilometre uzaklıkta iki yerden bakılırsa onun kendisinden uzak yıldızlara göre hafifçe yer değiştirmiş olduğunu görebilirsiniz.
Bunun anlamı, bir gökbilimcinin belli bir gecenin belli saatinde saptanmış bir yıldıza göre Ay’ın ne kadar uzaklıkta olduğunu ölçebilmesi demektir. (Burada, uzaklık açılarla ölçülür. Gökte büyük bir daire yapan hat 360 eşit açı derecesi’ne, her derece 60 eşit açı dakikası ’tıa ve her açı dakikası da 60 eşit açı saniyesi’ne bölünebilir.) Birincisinden uzaktaki bir başka gökbilimci aynı gece, aynı saatte Ay ile o belli yıldızın arasındaki uzaklığı (açıyı) ölçebilir. İki uzaklık kıyaslanır. Eğer aralarında bir fark varsa bu ıraklık açısıdır. Ve böylece Ay’ın uzaklığı kararlaştırılabilir.
Bu ölçme işlemi ilk kez İÖ 150 yılı dolayında Eski Yunanlı gökbilimci Hipparchus (Yaklaşık olarak İÖ 190-120) tarafından yapıldı. Ve Hipparchus Ay’ın uzaklığım, yeryüzünün çapının
otuz katına eşit olarak buldu. Sonuç, Ay’ın 385.000 kilometre uzaklıkta oluşuydı ve bulunan sayı doğruya yakındı.
Ve erişilen bu sonuç şaşırtıcı idi. O zamanlarda Hipparchus’un hesaplamasım duyan bir kişinin buna güç inanmış olduğunu sanıyorum. Ay, 385.000 kilometre uzaklıkta oluduğuna göre çapı yaklaşık 3.500 kilometre olmalıydı. Bu sayı da yeryüzünün çapının dörtte birinden biraz fazladır. Bu durumda Ay gökyüzünde bir gümüş tabak gibi değil, bir başka dünya gibi kabul edilmelidir.
Eski Yunanlıların varabildiği en ileri sonuç, Ay’ın uzaklığını hesaplayabilmeleriydi. Diğer gök cisimlerinin ıraklık açılan ölçülemeyecek kadar küçüktür. Gene de, Ay’ın uzaklığı bile, insanlığa evrenin pek büyük bir yer olduğu ve yeryüzünden başka dünyaları içerdiği yolunda ilk fikri veriyordu.
Eğer varılan sonuçtan kuşku duyuluyorsa, 1609 yılında Galieo teleskobunu Ay’a çevirdiğinde tüm kuşkuların sona ermesi gerekirdi. Çünkü, ünlü bilim adamı Ay’da dağ sıraları, ovalar ve yanardağ kraterlerine benzer şeyleri görmüştü. Bunlar, teleskop icat olunmadan önceleri Ay’ın üzerindeki işaretler diye göz önüne alınan şeylerdi. Ve böylece Ay’ın da kesinlikle bir başka dünya olduğu anlaşılmış oluyordu.