BİR YILDIZLAR KÜRESİ VAR MIDIR?
Daha önce sözünü ettiğim gibi, eski çağlarda yaşayan insanlar gökyüzünün kesiksiz, ince ve yeryüzünü saran bir küre olduğunu ve bu kürenin üzerine minik, parıldıyan yıldızların yapışık bulunduklarını düşünmüşlerdi. 1700 yılına kadar yapılan tüm keşifler bu görüşü değiştiremediler. Ama, Copernicus’tan sonra artık yeryüzünü evrenin merkezi olarak varsaymak olası değildi. Bu durumda her şeyin güneşin çevresinde dönmesi gerekirdi. Gökyüzü şimdi bir gökküre idi ve yıldızları taşıyordu. Ama bu küre dünyamn değil, güneşin çevresinde dönüyordu.
Kepler’in elips şekilli yörüngelere ilişkin buluşu gezegenlerin kristal küreleri bulunduğu görüşünü ortadan kaldırmış ama yıldızların en dışında bulunan gökküresi fikri şimdi de ayakta kalmıştı. Cassini sayesinde güneş sisteminin gerçek boyutları keşfedilmiş ve sistemin düşünülenden çok daha büyük olduğu anlaşılmıştı. Ancak bu da gökkürenin çok daha dışta bir yerde bulunduğunu gösteriyordu.
1718 yılında Halley’in, sabit yıldızların aslında sabit olmadıklarım keşfedişiyle gökbilimciler gökyüzünü yeniden düşünmek zorunda kaldılar. Kuşkusuz yıldızlar devinmekte olsalar bile, gökküresi şimdi de var olabilir ve yıldızlar bu kürenin yüzeyinde pek yavaş devinebilirlerdi. Ancak, neden yalmzca birkaç yıldızın devindiği aradan yüzyıllar geçtikten soma bile dikkati çekiyor ve acaba neden bu olay yalmzca en parlak yıldızlarda gerçekleşiyordu?
Bazı yıldızlar ötekilerden daha büyük ve bu nedenle daha parlak olabilir. Ve belki de daha büyük olan yıldızların gökküreye yapışık durumları her nasılsa daha büyük güçlükler yaratabilir. Bu yüzden onlar yerinden kopup kayabilirler. Oysa ki, bu durum yalnızca sorulan soruya yanıt vermek üzere özellikle bulunmuş bir özürdür. Yaşanan genel deneyimlere uymaz ve başka hiçbir olayı açıklamakta kullanılmaz.
Öte yandan bazı yıldızlar yeryüzüne öbür yıldızlardan daha yakın olabilirler. Eğer böyleyse, ortalama olarak daha yakında bulunan yıldızlar uzak olanlara göre
daha parlak görüneceklerdi. Şu halde, eğer yıldızların hepsi aşağı yukarı aynı hızla deviniyorsa, daha yakında bulunanlar daha hızlı deviniyormuş gibi görünebilir. (Bu durumu, kitabımızda daha önce açıklamıştım.) Ve böylesi de, her zaman yaşanan deneyimlere uygundur. Parlak yıldızların devinimlerinin neden kendilerine özel olduğunu da açıklamaktadır. Sönük yıldızlar da hareket ederler. Ancak öyle uzaktadır ve bize göre o kadar ağır hareket ediyor gibidirler ki, onların devinimleri yüz yıllar içinde saptanamayıp belki de bin yıllar içinde fark edilebilir.
Eğer yıldızlar güneş sisteminden değişen uzaklıklar iseler, gökküre diye bir yer var olamaz. Onun yerine, uzay sınırsız olmalı ve yıldızlar bunun içinde bir arı oğulu gibi çevreye saçılmış bulunmalıdır. 1718 yılından sonra gökbilimsel düşüncede bir gökküresinin varlığı Fikri ortadan kalkmış ve yerini sınırsız bir uzayın daha büyük tablosu almıştır.