KUYRUKLUYILDIZLAR NELERDİR?
Yeryüzüne yaklaşan asteroit ve meteorit’lerden başka bir gökcismi daha vardır. Bunlara kuyrukluyıldız (ya da kornet) diyoruz. 65 milyon yıl önce dinozorları yok eden büyük çarpışma yeryüzünün bir asteroitle değil de, bir kuyrukluyıldızla çarpışması olabilirdi. Ya da 1908 yılında merkezi Sibirya’da patlamaya neden olan göktaşı düşüşü değil, bir kuyrukluyıldızın yeryüzüne vuruşu olabilirdi. Şu halde kuyrukluyıldız nedir?
Kuyruk] uyıldızlargöktaşlanndan çok daha belirgindir. Saniyeler süren bir ışık kayması olarak kalmazlar. Bazen oldukça büyük olan ve gökte haftalarca yer alan belli belirsiz gökcisimleridir. Yıldızlar ve gezegenler gökte pek
bilinen izlerini sürerken kuyrukluyıldızların devinimi önceden bilinemezdi. Ve geçmişte kuyrukluyıldızlardan pek korkulurdu. Onlar nereden geldikleri belli olmayan, geceden geceye gökyüzünde kayıp yer değiştiren ve sonunda kaybolan gökcisimleriydi. Eğer insanlar kuyrukluyıldızların gökte devinirken geleceği öngören bazı şekilleri çizdiğine inanırsa, onların öfkeli bir kutsal güç tarafından gönderilen bir tür tek atışlı haberler olduklarına da inanırlardı.
Kuyrukluyıldızın iyi haber değil de kötü haberlerin ulağı oluşu, bir kuyrukluyıldızın gülüşüyle doğrulanmış gibi görülüyordu. Kuyrukluyıldız bir ucunda ışıklı kuyruğu olan puslu bir ışık topunu içeriyordu. Hayal gücü hızlı çalışan kişiler, kuyrukluyıldızın şeklim yas tutan bir kadın başımn gökyüzü boyunca feryat figan çığlıklar atışma ve bağlı olmayan saçlarının arkasından dalgalamşına benzetiyorlardı. (Gerçekte kornet sözcüğü Eski Yunanca’da saç anlamına geliyordu.) Başka kişiler de kuyrukluyıldızları bir kılıç şeklinde görmekteydiler. Her iki durumda da bu gök cismi ölüm ya da hastalık anlamına geliyor ve insanlar her kuyrukluyıldız görülüşünde bir felaketin gerçekleşeceğim savunuyorlardı. Elbette ki, her kuyrukluyıldız görülüşünde bir felaket olmuyor ama insanlar olumlu yöne dikkat etmiyorlardı.
Bazı antik çağ insanları da bu gökcisimlerine karşı akılcı davranmaya çalıştılar. Aristo göklerin kusursuz ve değişmez olduğuna inanıyordu. Gökyüzünde böyle değişikliklere, kuyrukluyıldız gibi geçici şeylere yer yoktu. Bu nedenle Aristo kuyrukluyıldızları atmosferin üst tabakalannda bazen bataklık yakamozları gibi yanan gazlara benzediğini düşünmekteydi. Bu kuram doğru değildi ama hiç değilse akla yatacak bir yorumlamaydı. Oysa ki, böyle bir yorumlama bile, kamunun aptalca korkulan yaşamasım engelleyemedi. (Yirminci yüzyılda bile, aynen dünyamn düz olduğuna inananlar gibi, kuyrukluyıldızlardan korkan kişiler de vardır. Oysa ki, bu yüzyılın içinde 1910 yılından beri belirgin şekilde görünen bir kuyrukluyıldız olayı yaşanmadı. Bu yüzden böyle korkular çiçek açma şansı bulamadılar.)
Kuyrukluyıldızları tarafsızca inceleyen ilk bilim adamı Alman gökbilimcisi Regiomontanus’dur (1436-1476). Bu bilim adamı, 1473 yılında göklerde görülen bir kuyrukluyıldızı gözlemledi. Ve onu geceden geceye gökteki yeriyle kaydetti. 1540 yılında bir başka Alman gökbilimcisi
Petrus Apianus (1495-1552) beş ayrı kuyrukluyıldızı anlatan kitabını yayınladı. Apianus bu yapıtında kuyrukluyıldızların hepsinin kuyruğunu güneşten uzaklaşır durumda olarak göstermekteydi. Bu, herhangi bir kuyrukluyıldızın gökteki konumuyla ilgili ilk bilimsel gözlemi oluşturuyordu.
1577 yılında ünlü gökbilimci Tycho Brahe o yıl görünen parlak bir kuyrukluyıldızın ıraklık açısını hesaplamaya çalıştı. Ancak bu girişiminde başarılı olamadı. Çünkü, Ay’mki yeterli derecede büyük olduğu halde bu kuyrukluyıldızın ıraklık açısı ölçülecek kadar büyük değildi. Bunun anlamı, onun Ay’dan daha uzak oluşuydu. Şu halde Aristo yanılıyordu. Kuyrukluyıldız yeryüzünün atmosferi içinde değil, uzayda çok daha ötelerde bir yerdeydi.
Nevvton çekim yasaları üzerinde çalışmağa başladığında bu yasaların uzaydaki her şey gibi kuyrukluyıldızlara da uygulanması gerektiğim düşündü. Kuyrukluyıldızlar da güneşin çekim gücüyle yerlerinde tutulmalı ve onlar da güneşin çevresinde dolanmalıydılar. Burada tek sorun, sıradan bir gezegen daireye benzer elipsler üzerinde dolamrken, kuyrukluyıldızların pek uzamış yörüngeler üzerinde dönmesiydi. Belki de onlar güneş sistemine bir kez giriyor, bir dalış yapıyor ve soma kesinlikle geriye dönmemek üzere çıkıp gidiyorlardı.
Newton”un arkadaşı olan İngiliz bilim adamı Edmund Halley (1656-1742) bu sorunu ele aldı. Kuyrukluyıldız hakkında yazılanları okudu. 1456, 1531 ve 1607 yıllarında görülen kuyrukluyıldızların gökte 1682 yılında görülen ve kendisinin de izlediği kuyrukluyıldızla aynı yolu izlediğini saptadı. Ona göre bu, aym kuyrukluyıldızdı ve uzamış yörüngesi üzerinde dolamrken her yelmiş beş ya da yetmiş altı yılda bir güneş ve yeryüzünün yakınına geliyordu.
Halley aym kuyrukluyıldızın 1758 yılında geriye döneceğini bildirdi. Olayı görecek kadar yaşamadı ama öngördüğü gibi kuyrukluyıldız 1759 yılında göründü. Ve bu özel yıldız, o günden beri Halley kuyrukluyıldızı olarak anıldı. Aym kuyrukluyıldızın son görünüşü 1986 yılında gerçekleşti. Ama bu kez yeryüzüne yakın geçmedi ve zayıf bir gösteri yaptı. Halley’in kayıtları kuyrukluyıldızlar hakkındaki gizemi büyük boyutta ortadan kaldırmıştı. Ayrıca son yirmi, otuz yıldır gökbilimciler arasında yeni kuyrukluyıldızları keşfetmek ve onlar üzerinde çalışmalar yapmak büyük bir heves ve tutku durumuna gelmiştir.