SONUNDA KUYRUKLUYILDIZLARA NE OLUR?
Kuyrukluyıldızlar yeryüzü ya da asteroit gibi sürekli gökcisimleri değildir. Kuyrukluyıldız güneş çevresinde dolandığında bir bölümü buharlaşır ve bu buharlaşan kesim asla geriye dönmez. Belki de burada şaşılacak konu, kuyrukluyıldızın tümüyle buharlaşıp güneşin kızgın kucaklayışıdan kurtulamamasıdır. Aslında kuyrukluyıldız güneşin yakınında biraz fazla oyalansa durum öyle olurdu. Bunun yerine tümüyle buharlaşmadan yarış eder gibi hızla güneşin yanından kayıp geçer.
Buzları buharlaştığında bir kısım kaya tozları geride kalır ve bunlar kuyrukluyıldızın kabuğunu oluşturur. 1986 yılında Halley kuyrukluyıldızında yapılan incelemeler, onun yüzeyinin kaya tozlarıyla siyah renkte kaplı olduğunu göstermiştir. Böyle kayalardan oluşan bir kabuk bir tür yalıtkan rolü oynayarak kuyrukluyıldızdaki buharlaşmayı azaltır.
Bununla birlikte, güneşin her yakınından geçişte kuyrukluyıldızı oluşturan maddeler yitirilir ve bu gökcismi geçici bir var oluş deneyimini yaşar. En büyük kuyrukluyıldızlar bile, güneşin yakınından belki yüzlerce ya da binlerce geçişten sonra solup giderler. Gökbilimciler bazı kuyrukluyıldızların güneşe doğru kayıp olduklarına ya da diğerlerinin parçalanarak gökten yittiklerine tamk olmuşlardır. Bazı kuyrukluyıldızlar geriye kayalardan oluşan bir çekirdek bırakır. Ancak bu, artık bir asteroitten ayırt edilemez. Bazılan da geriye kendilerinin bir hayaletini bırakırlar. Gazları buharlaşır, tozlan özgür kalıp uzaya saçılır ama geriye kalan kaya parçaları bir zamanlar kuyrukluyıldızın dolandığı yörüngedeki asıl yerinde giderek incelerek ama merkezi oldukça yoğun kalarak dolanmasını sürdürür.
13 Kasım 1833 günü yeryüzü böyle olası bir kuyrukluyıldızın ana toz bulutu ile çarpıştı. Bu çarpışma dünyaya zarar vermedi. Gerçekte çok görkemli bir görüntüyü sağlayarak ABD’nin New England kenti çevresinde binlerce havaifışeğin havada çakar gibi görünmesine neden oldu. Sayısız toz parçacığı atmosferin içinden kayıp geçerken aydınlatılmış kar taneleri gibi parıldadılar. Ama, bunlar kesinlikle yere düşmediler. Olayı şaşkınlıkla izleyen halk yıldızlann yere döküldüğünü düşündü. İncil’in son bölümü olan Vahiy Kitabı’nda kıyamet gününde gökten yıldızların döküleceği yazılı olduğu için insanlar o gün dünyamn sonunun gelmiş olduğunu düşünseler gerek. Oysa ki, ertesi gün güneş her zamanki gibi doğmuş ve o gece yıldızlar eski yerlerinde görülmüşlerdi.
Yılın bazı zamanlannda meteoritlerin her zamankinden daha iri oldukları ayırt edilir. Ancak 1833’deki olay bir kez daha yinelenmemiş ama o günkü gösteri metoritlerin daha dikkatle incelenmesi yolunda çalışmaları hızlandırmıştır.